İSTANBUL (AA) – Hatay Defne’de yaşayan 38 yaşındaki Sabahattin Yılmaz, Türkiye’yi yasa boğan deprem felaketinde evini ve ekmek teknesi fırınını kaybetti. Ailesini de alarak İstanbul’a gelen Yılmaz, Çekmeköy’de 3 kızı ve eşiyle kendisine yeni bir hayat kurdu.
Yılmaz, AA muhabirine, 6 Şubat’taki depremde ağır hasar alan evinin bulunduğu 3 katlı apartmanın 20 Şubat’taki 6,9 büyüklüğündeki artçı sarsıntıda yıkıldığını anlattı.
O gecenin bir korku filmi gibi olduğunu, yağmurun çok şiddetli yağdığını ifade eden Yılmaz, depremi hisseden eşinin çığlığıyla uyandıklarını ancak girişteki dolap kapının önüne yıkıldığı için dışarı çıkamadıklarını, aynı binada yaşayan anne ve babasının yardımıyla ikinci katın balkonundan kendi dairelerinin balkonuna uzatılan merdivenle aşağı indiklerini anlattı.
Yılmaz, sokaktaki manzaranın ise dehşet verici olduğunu dile getirerek, “Tek kelimeyle bütün şehir çığlık atıyordu. Herkes korkuyla bir sağa bir sola kaçıyordu. Etraf kapkaranlıktı ve hava çok soğuktu.” dedi.
İstanbul’da fırında çalışmaya başladı
Evini, eşyalarını ve işini kaybetse de ailesinden herkesin hayatta kalmasının en büyük mutluluğu olduğunu vurgulayan Yılmaz, çocukları ve eşiyle el ele vererek, kaybedilen her şeyi telafi edebileceklerine inandığını söyledi.
İstanbul’a geldiğinde bir fırında çalışmaya başladığını belirten Yılmaz, şunları kaydetti:
“Ben gece fırında çalışıyorum, eşim de gündüz bir hastanede temizlik elemanı olarak görev yapıyor. 3 çocuğumuzla yeniden bir hayat kurmaya gayret ediyoruz. En büyük hayalimiz tekrar Hatay’a dönmek. Bu dünyada her şey bir anda yok olabiliyor, bunu yaşayarak gördük. O yüzden kalp kırmaya gerek yok, herkes birbirine destek olsun ve sevsin. Evlendim, ailem için çalıştım, mükemmel bir hayatımız vardı. Bir gecede yıllardır yapmaya uğraştığımız emeklerimiz gitti. Allah bir daha milletimize bu acıları yaşatmasın.”
Sabahattin Yılmaz’ın eşi Zehra Yılmaz da 6 Şubat gecesini hayatları boyunca unutamayacaklarını belirterek, şöyle konuştu:
“İlk hissettiğimde daha önce yaşadığımız öncü depremlerden biridir diye düşündüm ancak şiddeti o kadar yüksekti, işin ciddiyetini anladım. Çocukların yanına koştuk. Küçük kızımı kucağıma aldım, eşim de diğer iki kızımın elinden tuttu kapıya yöneldik. Ancak kapının önüne devrilen dolap çıkmamızı engelledi. Kızlarım, ‘Anne gel şu üçgenin altına gidelim, şu dolabın altına sığınalım, öğretmenimiz bize böyle öğretti’ diye bağrışıyordu. Kendimize uygun bir yer bulup, depremin bitmesini bekledik.”
Olayın vahametini ancak hava aydınlandığında anladıklarını ifade eden Yılmaz, bütün şehrin yerle bir olduğunu görünce üzüntülerinin daha da arttığını söyledi.
“3 yaşındaki kızımı verecek kreş bulamadık”
Zehra Yılmaz, o gecenin korkusunu hem kendisinin hem de çocuklarının hala atlatamadığını vurgulayarak, çocuklarının ne zaman bir gürültü olsa ya da şiddetli yağmur yağsa yine deprem olacak diye endişelendiklerini belirtti.
İstanbul’da olası Marmara depreminden de korktuğunu, ilk geldiğinde her an deprem olacak endişesiyle yaşadığını anlatan Yılmaz, “İstanbul’da 3 çocuğumla birlikte bir hayat kursak da aklım Hatay’a dönmekte. Toprağımı ve yakınlarımı çok özledim. Eşim ve ben çalıştığımız için 3 yaşındaki kızıma da bakmakta zorlanıyoruz. Kızımı verecek bir kreş bulamadık. Büyük kızım 13 yaşında, dershaneye gitmesi lazım, dershane ücretini ödemekte de zorlanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Bu zamana kadar depremzedelere yapılan yardımlardan dolayı hayırseverlere teşekkür eden Yılmaz, Türkiye’nin büyük bir dayanışma örneği sergilediğini vurguladı.
Yuvalarına dönmeyi bekliyorlar
Yılmaz ailesinin büyük kızı 13 yaşındaki Büşra Yılmaz ise 6 Şubat gecesinin hiçbir zaman hafızasından silinmeyeceğini belirterek, tek tesellisinin ailesinden ve arkadaşlarından kimseyi kaybetmemek olduğunu anlattı.
Ailenin ortanca kızı 9 yaşındaki Zeyna Yılmaz ise İstanbul’u sevse de memleketini, arkadaşları ve akrabalarını özlediğini ifade ederek, Hatay’ın yeniden inşa edilmesini ve yuvalarına dönmeyi sabırsızlıkla beklediklerini söyledi.
Muhabir: Semra Orkan