Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Uzay teknolojileri, iklim değişikliğinin somut etkileri hakkında bilgi veriyor

Uzaya gönderilen gözlem uyduları ile geliştirilen yeni teknolojiler, iklim değişikliğinin dünya üzerindeki somut etkilerini inceleyebilmesi için bilim insanlarına kritik veriler sunuyor.

Uzaya gönderilen gözlem uyduları

İSTANBUL (AA) – Uzay teknolojileri, iklim değişikliğinin somut etkileri hakkında bilgi veriyor.

Uzay ajansları, uzay teknolojilerini geliştirerek iklim değişikliğinin somut etkileri hakkında bilim insanlarına kritik önemi haiz veriler sağlıyor.

Sovyetler Birliği’nin 4 Ekim 1957’de “Sputnik” adlı ilk yapay uyduyu yörüngeye fırlatmasının anısına Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla her yıl 4-10 Ekim’de kutlanan “Dünya Uzay Haftası”nın bu yılki teması, “Uzay ve İklim Değişikliği” olarak belirlendi.

Bu tema çerçevesinde uluslararası kamuoyunun, ülkeler tarafından uzaya gönderilen uydular ile uzay teknolojilerinin geliştirilmesinin dünyadaki çevresel etkilerin değişimini izlemede ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmadaki rolü hakkında bilinçlendirilmesi hedefleniyor.

AA muhabiri, Dünya Uzay Haftası dolayısıyla uzay teknolojileri ve iklim değişikliğiyle mücadelede taşıdığı önemle ilgili son gelişmeleri derledi.

Uzay teknolojileri, iklim değişikliğinin gözlemlenmesinde etkili

Uzaya gönderilen gözlem uyduları ile geliştirilen yeni teknolojiler, iklim değişikliğinin dünya üzerindeki somut etkilerini inceleyebilmesi için bilim insanlarına önemli veriler sunuyor.

Bu veriler sayesinde bilim insanları, sera gazı emisyonları, ormansızlaşma, buzulların erimesi, karbondioksit ve su seviyesinin yükselmesi gibi iklim değişikliğinin etkileri hakkında gözlemler yapabiliyor ve geleceğe dönük tahminlerde bulunabiliyor.

ABD Havacılık ve Uzay Ajansının (NASA) resmi sitesinde yer alan bilgilere göre, Ajansın geliştirdiği uzay teknolojileri, bilim insanlarının iklim değişikliğinin somut örneklerini gözlemlemesine ve krizle mücadeleye yardımcı oluyor.

NASA’nın Mars’ta metan gazı aramak amacıyla geliştirdiği spektrometre, atmosfere zararlı doğal gaz sızıntılarını benzer teknolojilere göre daha hassas analiz edebildiği için üreticilerin sızıntıları erken teşhisine ve daha kolay durdurabilmesine olanak tanıyor.

NASA’nın Mars’ta bulunan karbondioksidi enerjiye dönüştürmek üzere kullandığı teknoloji, bira üretiminde atmosfere salınan karbondioksidin geri dönüştürülmesinde de faydasını gösteriyor.

İklim değişikliğine yol açan önemli sebeplerden biri de ormansızlaşma. Yetkililer, uyduların sağladığı görüntüler sayesinde orman yangınlarını erken tespit ederek daha etkin mücadele yürütebiliyor.

Ayrıca, Avrupa Uzay Ajansının (ESA) uydular aracılığıyla dünyadaki sıcaklık verilerini takip ettiği Avrupa Birliği’ne (AB) bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nin de değişen iklimle ilgili bilgi sağladığı ve yetkililere bununla mücadelede hangi politikaların desteklenebileceği yönünde tavsiyeler verdiği biliniyor.

Uzay şirketleri teknoloji yarışında

Uzun yıllardır uzay çalışmaları devletlerin inisiyatifiyle devam ederken son yıllarda özel uzay şirketleri de teknoloji yarışına dahil oldu.

Teknolojik ve bilimsel gelişmelerin ticari hedeflerle bir araya getirilmesi sonucu özel uzay şirketlerinin çalışmaları, devlet destekli rakiplerinin önüne geçmeye başladı.

Amazon’un Üst Yöneticisi (CEO) Jeff Bezos’un şirketi Blue Origin ve Tesla’nın Üst Yöneticisi (CEO) Elon Musk’ın şirketi SpaceX, bu alanda öne çıkan iki şirket.

Bu kapsamda Blue Origin, Kasım 2015’te “New Shepard” adlı roketi 100 kilometre yüksekliğe fırlatarak dikey iniş yapmayı başardı.

SpaceX de bir ay sonra Blue Origin’inkinin iki katı ağırlığında bir araçla iniş yapmayı başardı ve uzaya tamamen seyahat eden ilk şirket oldu. Ocak 2016’da da Blue Origin, daha önce kullanılmış bir roketi tekrar fırlatıp inişini sağlayan ilk kuruluş oldu, aynı süreci SpaceX de 2017’de tamamladı. Bu teknoloji sayesinde roketlerin tekrar kullanılması sağlandığı için kaynaklarda kısmi tasarruf yapılabilmesinin önü açıldı.

Uzay turizmi özel şirketlerin eliyle büyüyor

Uzay hakkında çalışan bilim insanları ve ajanslar, astronotların yanı sıra özellikle uzay turizmiyle sivillerin de Dünya yörüngesine seyahat etmesini kolaylaştırmaya çalışıyor. Şu an yörüngeye yolculuk yapabilen sivillerin, gelecekte Ay’a, Mars’a hatta uzayın derinliklerine kadar gidebilmesi hedefleniyor.

Bu kapsamda ilk uzay uçuşuna katılan kişi, 28 Nisan 2001’de Rus uzay aracı “Soyuz TM-32” ile Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ) giderek 8 gün geçiren Amerikalı iş insanı Dennis Tito oldu.

Son yıllarda uzay turizmi kapsamında birçok kişi uzaya çıktı, SpaceX’in insanlık tarihindeki ilk özel uzay yürüyüşünü yapan Amerikalı milyarder iş insanı Jared Isaacman’ın bulunduğu Polaris Dawn misyonu ekibi, 15 Eylül’de görevini tamamlayarak Dünya’ya döndü.

Dragon kapsülünden halat yardımıyla uzay boşluğuna çıkan Isaacman ve SpaceX mühendisi Sarah Gillis, 5 günlük yolculuğun sona ermesiyle uzayda yürüyüş yapan 264’üncü ve 265’inci kişiler olarak kayıtlara geçti.

ABD merkezli Polaris Market Research şirketinin verilerine göre, uzay turizmi sektörünün pazar büyüklüğü 2023’te yaklaşık 848 milyon dolar olarak ölçüldü. Bunun 2032’ye kadar yaklaşık 28 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

 

Muhabir: İbrahim Hamdi Hacıcaferoğlu