İSTANBUL (AA) – “Devlet Ana”, “Yorgun Savaşçı”, “Göl İnsanları” ve “Kurt Kanunu” gibi unutulmaz eserlere imza atan ve asıl adı İsmail Kemalettin Demir olan usta yazar, “Notlar” isimli eserindeki bilgiye göre 15 Nisan 1910’da İstanbul’da dünyaya geldi.
Alaylı bir deniz subayı ve Abdülhamid’in hünkar yaverliğini yapmış yüzbaşı Tahir Bey ile Nuriye Hanım’ın oğlu olan Kemal Tahir, ilkokul yıllarını, babasının görevi dolayısıyla farklı illerde geçirdi.
Yazar Tahir, 1922’de yeniden İstanbul’a geldi, 1923’te Kasımpaşa’daki Cezayirli Hasan Paşa Rüştiyesi’ni bitirdi.
Türk edebiyatının üretken, gerçekçi ve nesnel yazarlarından biri olan Kemal Tahir, Galatasaray Lisesi’ndeki eğitimini, annesinin vefatı üzerine yarım bıraktı, çalışma hayatına atıldı.
Edebi hayata ilk olarak 1932’de atıldı
Kemal Tahir, 1928-1932’de avukat katipliğinin yanı sıra Zonguldak Kömür İşletmelerinde ambar memurluğu yaparken, edebi hayata ilk olarak 1932-1934’te atıldı.
Türk edebiyatında “romancı” olarak ün kazanan Tahir, edebiyat hayatına roman ve hikayelerle değil, daha çok sosyal konuları işleyen şiirleriyle başladı.
Roman yazmak için her zaman disiplinler arası derinlemesine araştırmalar yapan ve eserlerinde Anadolu, Kurtuluş Savaşı yılları ve Osmanlı tarihi gibi konuları işleyen yazar, şiir türüyle ilgilendiği ilk zamanlarda, çeşitli takma adlarla “İçtihad”, “Yeni Kültür”, “Geçit”, “Karikatür” ve “Yedigün” dergilerinde yazdı.
Başarılı edebiyatçı, Yakup Sabri, Ertuğrul Şevket, İsmail Safa ve Arif Nihat Asya ile 10 Ekim 1932’den 14 Temmuz 1934’e, 7 sayı çıkardığı sanat dergisi “Geçit”te ilk şiirlerini kaleme aldı.
Kemal Tahir, 1932’de hayatının önemli bir bölümünü teşkil eden gazeteciliğe başladı. Mesleğin etkilerini, romanlarındaki “Murat” karakteri vasıtasıyla yansıttı.
“Vakit”, “Haber”, “Son Posta” gazetelerinde 1932-1938’de redaktör, röportaj yazarı ve tercüman olarak çalışan usta kalem, daha sonra görev yaptığı “Yedi Gün” ve “Karikatür” dergilerinde sekreterlik, “Karagöz” gazetesinde başyazarlık ve “Tan” gazetesinde yazı işleri müdürlüğü yaptı.
İktisadi konularda telif ve çeviri yazılar yayımladı
Yazar Tahir, 1934’te çıkan soyadı kanunuyla “Tipi” soyadını aldı. Fakat bu soyadını uzun süre kullanmayarak sonraki yıllarda “Demir” ve “Benerci” soyadlarını aldı.
İktisadi konularda telif ve çeviri yazılar yayımlayan Tahir, 12 Ağustos 1937’de, İzmir’de öğretmen Fatma İrfan Akersin ile ilk evliliğini yaptı. Çift 1940’ta ayrıldı.
Astsubay kardeşi Nuri Tahir’e, Sabahattin Ali’nin bir öykü kitabını vermesinin ardından, “askeri isyana teşvik” suçlamasıyla Nazım Hikmet ve Hikmet Kıvılcımlı ile birlikte yargılanan başarılı edebiyatçı, dava nedeniyle 1938’de tutuklanarak, 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
İstanbul Tevkifhanesi ile Çankırı, Malatya ve Çorum hapishanelerinde yatan Tahir, 1949’da Nevşehir Cezaevine nakledilmesinin ardından 1950’de genel afla tahliye edildi. Aynı yıl Semiha Sıdıka Hanım ile ikinci evliliğini yaptı.
Cezaevi yılları Kemal Tahir’in gerçek anlamda bir romancı kimliği kazanmaya başladığı yıllar oldu. Cezaevinden çıktıktan sonra meşhur sarı defterlerini oluşturan dört bin sayfalık roman notuyla İstanbul’a dönen Tahir, bunun yanında cezaevlerinde tanıklık ettiği kimseleri ve olayları kurgusunun temel malzemesi haline getirdi.
“Kelleci Memet”, “Esir Şehrin Mahpusu”, “Namuscular”, “Karılar Koğuşu”, “Damağası” gibi romanlar, Tahir’in kaldığı hapishanelerde geçen eserler oldu. “Sağırdere”, “Körduman”, “Yediçınar Yaylası”, “Köyün Kamburu”, “Büyük Mal”, “Rahmet Yolları Kesti” ve “Bozkırdaki Çekirdek”te ise romanlardaki esas mekan söz konusu hapishanelerin bulunduğu şehirlerdi.
Tahir, daha sonra çeşitli takma adlarla “Kastil Büyücüsü”, “Saygon Geceleri”, “Dehşet Yolcuları” ve “Mayk Hammer” dizisini çevirdi. “F. M.” takma adıyla çevirdiği Mayk Hammer romanlarının gördüğü ilgi üzerine, bu kitapların benzerlerini kaleme alan Tahir’in kendi kitapları çevirilerden daha fazla rağbet görmeye başladı. Yine bu dönemde “Esir Şehrin İnsanları” romanı, 1953’te Nurettin Demir ismiyle İstanbul gazetesinde yayınlandı.
“Kemal Tahir” adını 1954’e kadar eserlerinde kullanamayan yazar, bir süre İzmir Ticaret gazetesinin İstanbul temsilciliğini yürütürken, “Göl İnsanları”nı 1955’te kitap haline getirdi.
1955’ten sonra yayımladığı eserleriyle tanındı
“Esir Şehrin İnsanları”nı 1956’da çeşitli düzenlemeler yaparak yeniden yayınlayan usta edebiyatçı, 1957’ye kadar çeşitli gazete ve yayın evlerinde çalıştı. Daha sonra Aziz Nesin ile Düşün Yayınevi’ni kurdu.
Köy romanlarının prototipi olarak görülen “Göl İnsanları”, Kemal Tahir’i romancı olma noktasında cesaretlendirirken, Tahir’in ilk romanı 1955’te kaleme aldığı “Sağırdere” oldu.
Kemal Tahir, 1960’tan sonra tamamen edebiyata yöneldi ve hayatını romanlarından elde ettiği gelirle sürdürmeye başladı. Eserlerinde Osmanlı dönemi, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi, tek parti iktidarı, köy enstitüleri ve Asya tipi üretim tarzı gibi konuları ele aldı.
Yakın arkadaşları Metin Erksan, Halit Refiğ ve Atıf Yılmaz ile film senaryoları üzerine de çalışan Tahir’in katkı sunduğu senaryolardan, Atıf Yılmaz’ın yönettiği “Yarın Bizimdir” 1963’te, Halit Refiğ’in yönettiği “Haremde Dört Kadın” 1965’te, Memduh Ün’ün yönettiği “Namusum İçin” filmi ise 1966’da çekildi.
“Halit Refiğ’in TRT için 1979’da çektiği, Kemal Tahir’in aynı adlı romanından senaryolaştırılan, Can Gürzap, Yıldırım Gencer, Haluk Kurtoğlu, Meral Orhonsay, Zihni Küçümen, Haldun Dormen ve Nisa Serezli’nin kadrosunda olduğu “Yorgun Savaşçı” adlı dizi film, 1983’te askeri cunta tarafından “sakıncalı” bulunarak yakıldı.
“Devlet Ana” eseri, edebiyat dünyasında büyük yankı buldu
Kemal Tahir, 1965’te “Yorgun Savaşçı” eserinin ardından edebiyat hayatında yeni bir döneme işaret etti. Bu dönem, yazarın fikirlerinin kesin hatlarla olgunlaştığı son evre oldu.
Ardından “Devlet Ana”, “Bozkırdaki Çekirdek” ve sağlığında yayımlanan son romanı “Yol Ayrımı” eserlerini kaleme alan yazar, “Yorgun Savaşçı”, “Devlet Ana” ve “Yol Ayrımı” eserlerinde içerik bakımından tarihe yöneldi ve hatta tarihle hesaplaştı.
Tahir, bu evrede artık Doğu ile Batı toplumlarının birbirlerinden farklı olduğu gerçeğini, düşüncelerinin temeline, bilhassa da geliştirmeye çalıştığı Doğu-Batı çatışması teorisinin merkezine yerleştirdi.
Yazarın düşüncesine göre, tarihteki işleviyle Doğu’yu temsil eden Osmanlı Devleti’ydi. “Osmanlı’nın ana görevi, Doğu-Batı çatışmasında Batı’ya karşı Doğu’yu korumaktır.” diyen yazar, bu görüşünü notlarında, “Osmanlı’nın tarih yüzüne çıkışı, yüklendiği, yüklenmek zorunda bulunduğu misyon nedeniyledir. Bu misyon, bulunduğu mıntıkayı, bu mıntıkanın gerilerini, Doğuluları, soyguncu Batı’ya karşı savunma görevidir. Osmanlı bu görevin şuuruna varmış, onun yüceliğini kavramıştır.” ifadeleriyle özetlemişti.
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının kurucular kuşağı arasında olan ve imparatorluk yıllarını eserlerinde anlatan Tahir, Halit Refiğ’in isteği üzerine “Devlet Ana”yı ilk olarak bir film şeklinde kaleme alsa da daha sonra eser romana doğru evrildi.
İsmini önceleri “Osmanlı Çekirdeği” veya “Derin Geçit” olarak düşünen Kemal Tahir’in “Devlet Ana” adıyla 1967’de yayınlanan romanı hem edebiyat dünyasında hem de gündemde büyük bir yankı buldu.
Birçok ödül aldı
Kemal Tahir, eserlerinde Bedri Eser, F.M., TİPİ ve TA-KA gibi takma adlar kullandı.
Okuyucunun, “kurtuluş reçetesinin Batı’da olmadığı kendi öz değerlerinde olduğu” fikrini almasını istediğini belirttiği “Yorgun Savaşçı” romanıyla 1967-1968 Yunus Nadi Roman Armağanı’nı aldı.
Tahir’in yerlilik ve tarih eksenli yazdığı “Devlet Ana”, 1968’de Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’ne layık görüldü.
Akciğerlerinden sıkıntı yaşayıp 1970’te ameliyat olan yazar, 21 Nisan 1973’te geçirdiği kalp krizi sonucu İstanbul’da yaşamını yitirdi ve Sahrayıcedid Mezarlığı’na defnedildi.
Vefatının ardından “Kemal Tahir Vakfı” kuruldu
“Kemal Tahir Vakfı”, yazarın ölümünden sonra eşi tarafından kuruldu ve Kadıköy’de hayatının son yıllarını geçirdiği evi müze olarak ziyarete açıldı.
Türkçeyi aynı dönem yazarlarına göre çok yalın kullanan ve ayrıntılara özen göstermesiyle tanınan yazarın “Namusçular”, “Karılar Koğuşu”, “Hür Şehrin İnsanları”, “Dam Ağası”, “Bir Mülkiyet Kalesi” romanları vefatından sonra yayımlandı.
Kurtuluş Savaşı romanı olan “Yorgun Savaşçı”, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlattığı “Devlet Ana”, Serbest Fırka’nın kuruluş sürecine değindiği “Yol Ayrımı” ve daha önce “Tan” gazetesinde yayımlanan öykülerinden oluşan “Göl İnsanları” da Tahir’in en bilinen eserleri arasında yer aldı.
Aynı zamanda Kemal Tahir üzerine 17 adet doktora tezi, 55 adet yüksek lisans tezi, çok sayıda kitap, köşe yazısı, makale ve araştırma yazısı kaleme alındı.
Muhabir: Aişe Hümeyra Akgün