Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

TÜBİTAK, teknolojileriyle Türkiye'nin uzaya giden yolunu açıyor

TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü Müdürü Mehmet Nefes, “Bugüne kadar ürettiğimiz, uzaya gönderdiğimiz ve halihazırda yürüttüğümüz projeler için geliştirdiğimiz teknolojilerin bizi Ay’a taşıdığı günlere de şahitlik edeceğiz.” dedi.

TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma

ANKARA (AA) – Anadolu Ajansının (AA) “Türkiye’nin Uzay Yürüyüşü” başlıklı dosyasının 10. haberinde TÜBİTAK UZAY’ın rolü ve çalışmaları ele alındı.

Nefes, AA muhabirine, kurumun yer gözlem ve haberleşme uydu teknolojilerini geliştirmek ve bilimsel uzay misyonlarını yürütmek üzere çalıştığını söyledi.

Milli Uzay Programı’ndaki hedefler doğrultusunda AR-GE çalışmaları sürdürdüklerini vurgulayan Nefes, Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı’nın Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) gönderilmesi ve deney süreçlerini TÜBİTAK UZAY çalışanlarının yönettiğini bildirdi. Nefes, ülkenin ikinci astronotu Tuva Cihangir Atasever’in 8 Haziran’da yapacağı “Yörünge Altı Araştırma Uçuşu”nu da kendilerinin koordine edeceği bilgisini verdi.

“Burası bir nevi kuluçka merkezi”

Nefes, TÜBİTAK UZAY’ın uydu alanında yetkin bir kurum olduğuna dikkati çekerek, BİLSAT ile başladıkları uzay çalışmalarına RASAT, GÖKTÜRK-2 ve İMECE ile devam ettiklerini, her projede yerlilik oranını ve teknolojik kapasitelerini bir adım ileriye taşıdıklarını anlattı.

Türkiye’deki yerel firmalar arasında ciddi bir işbirliği olduğunu ve bu sayede İMECE uydusunun adı gibi imece usulü ortaya çıktığını vurgulayan Nefes, şöyle devam etti:

“Uydumuz şu an gayet başarılı biçimde operasyonlarına devam ediyor. Uydu Yer İstasyonu’muzdan şu an yörüngede kabul testleri sürecini yönetiyoruz ve yakın zamanda da asıl kullanıcısı olan Türk Hava Kuvvetlerine teslim edeceğiz. Haberleşme uydularıyla ilgili çalışmalar da yapıyoruz. 2014’te çalışmaları başlatılan Türksat 6A’nın ana yüklenicisiyiz. TUSAŞ, ASELSAN ve CTech firmalarıyla beraber, aslında Türkiye’nin en büyük AR-GE projesini üstlendik. Uyduyu 4 Haziran’da ABD’ye göndereceğiz. 8-13 Temmuz haftası içinde eğer hava durumu ve diğer şartlar elverirse uyduyu fırlatmayı planlıyoruz.”

Nefes, Dünya üzerinde herhangi bir yerin görüntüsünü almak için o uyduyu komuta etmenin önemine işaret ederek, Türkiye’nin uzay alanındaki ticari ve askeri ihtiyaçlarını milli AR-GE projeleriyle karşılamanın, ülkenin cari açığına katkı sağlayacağını dile getirdi.

Görevlerinin, Türkiye’nin uzay teknolojileri alanındaki ihtiyaçlarını karşılarken bununla ilgili bilgi birikimi ve insan kaynağını da korumak ve geliştirmek olduğunu belirten Nefes, “Burada ekosistemdeki diğer firmalarla çok yakın çalışıyoruz. Yerli firmaların projelerine destek veriyoruz. Eğitim ve danışmanlık desteği sağlıyoruz. Altyapımızı onlara kullandırıyoruz, testlerini burada yapıyorlar. Burası aslında Türkiye’nin uzay ekosisteminin geliştirilmesinde ve nitelikli insan kaynağının yetişmesinde bir nevi kuluçka merkezi.” değerlendirmesini yaptı.

“Çözümün aranacağı adres burası”

Nefes, yeni hedeflerinin Ay’a ulaşmak olduğunu söyledi. Ay Projesi kapsamında 2026’da Ay ile ilk teması kurması planlanan uzay aracının tasarım ve üretim sürecinin de kendi ekiplerince yapılacağı bilgisini veren Nefes, yer gözlem ve haberleşme uydularından edindikleri tecrübeleri bu projeye taşıdıklarını anlattı.

Mehmet Nefes, şunları kaydetti:

“Ay aracında kullandığımız görev bilgisayarının mimarisi Türksat 6A ile İMECE’dekine yakın ama o projenin spesifik ihtiyaçlarını giderecek şekilde dizayn edilmiş durumda. TÜBİTAK UZAY olarak, uydularımızı planlıyor, tasarlıyor, üretiyor ve hatta son kullanıcıya devretmeden önce bir süre işletiyoruz. Yani uzayın her katmanından faydalanarak ülkemizin bu alandaki ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyoruz. Bugüne kadar ürettiğimiz, uzaya gönderdiğimiz ve halihazırda yürüttüğümüz projeler için geliştirdiğimiz teknolojilerin bizi Ay’a taşıdığı günlere de şahitlik edeceğiz. Bize destek verilirse gerekeni yaparız. Uzayla ilgili her ihtiyacı karşılayacak, her problemi çözebilecek potansiyelimiz var. Türkiye’nin uzay alanında neye ihtiyacı varsa çözümün aranacağı adres burası.”

“Uzayda sürdürülebilirlik için güç birliği gerekli”

Nefes, uzayda sürdürülebilir şekilde var olmak gerektiğini, tek seferlik başarılar ve projelerin artık çok geçerli olmadığını ifade etti.

Bir yol haritasıyla uyumlu şekilde projelerin planlanması gerektiğini vurgulayan Nefes, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın ve TÜBİTAK Başkanlığımızın destekleri çok önemli. Halihazırda uzaya gönderdiğimiz uydularımızda hem Bakanlığımızın hem Başkanlığımızın ciddi destekleri oldu. Devam eden, yürüyen projelerimizde aynı şekilde çok ciddi destekleri var. Özel sektörle, ilgili kurumlarla beraber çalışıyoruz. Uzayda sürdürülebilir biçimde var olmak için güç birliği gerekiyor. Milli Teknoloji Hamlemiz kapsamında ürünleri ve teknolojileri yerlileştirmek, ekonomik ve stratejik boyutların yanında, ulusal düzeyde yetkin insan kaynağının yetiştirilmesi adına da çok önemli bir kazanım.” ifadelerini kullandı.

Nefes, projelerini nitelikli insan kaynağıyla yaptıklarını ve mühendis, teknisyen, uzman gibi nitelikli insan kaynağına ihtiyaçları olduğunu dile getirdi.

Uzaya olan ilginin artmasını memnuniyet verici bulduğunu vurgulayan Nefes, şunları söyledi:

“Yeni projelerde yer almak isteyen gençlerimizin talepleri arttı. TÜBİTAK UZAY olarak genç mühendislerimize projelerimizde yer vermeye ve onların dinamizminden faydalanmaya çalışıyoruz. Özel sektör ve üniversitelerin uydu projelerine de destekler veriyoruz. Uzay ekosistemindeki özel firmalarımız testlerini ya da bazı üretim çalışmalarını burada gerçekleştiriyor. Biz de onlara talep etmeleri durumunda gerekli desteği veriyoruz. Aynı şekilde herhangi bir şirketimizin ya da üniversitemizin bir uzay projesi olduğu zaman seve seve tesislerimizde üretim, danışmanlık, eğitim, test gibi konularda kendilerine destek vermekten memnuniyet duyarız.”

Muhabir: Zeynep Duyar