Psikiyatri & Aşk
Aşk’ın insan psikolojisindeki yeri, önemi, olası nedenleri, kökeni ve Sevgi’den farklılıkları…
Aşk & Sevgi
Eski Yunan’da Eflatun’dan aktarılan efsanede ilk insan erkeklik ve dişilik özelliklerini birlikte taşıyan bir varlıktı.Bu insan günün birinde bilinmeyen bir günah işleyip tanrılar tarafından cezalandırıldı.Bu ceza ile varlığını kadın & erkek olarak ayırıp iki yeni varlık şeklinde oluşturdu.İşte bu yolla erkek & kadın cinsleri yaratıldı.Ancak bu iki canlının bölünmeden önceki yaşamlarının özlem ve arayışları hiç bitmedi.Kendinden koparılan, ayrılan parçaya yeniden ele geçirme, öz varlığına katma isteği bir an bile eksilmedi. O nedenle Aşk işlediği bir günah yüzünden öz varlığından ayrılan kendi parçasını ele geçirme arzusunu taşır.Bu yönüyle insanın kendi varlığını aramasıdır aşk.Adem & Havva efsanesinde de buna benzer bir tema işlenmektedir.
Erkek & Kadın
Her erkek biraz kadın, her kadın biraz erkektir.Birlikte yaşamanın temelinde de bu çelişki ve ortak özellik yatmaktadır.Bu özellikler kısmen biyolojik kısmen de çevresel ve psikolojik etkiler sonucu şekillenir.
Aşk ve Sevgi Kavramları
- Aşk ’taki raslantıya karşılık Sevgi’de bir seçicilik söz konusudur.Aşktaki arzu dürtüsel olup amaca ulaşınca istek söner.Aşkın gerçek sevgiye dönüşümü farklı bir süreçtir.
- Aşk’ın Sevgi’ye dönüşmesi için özümüzden iç benliğimizden kaynaklanan bir patlama yaşanmalıdır.
- Bu patlama sonucu ruhumuzun özünü dıştan gelen bu uyaranla birleştiririz.
- Bu çekime yönelir gönüllü olarak ilgilenir daha çok tanımaya çalışırız.
- İşte bu ilgi Sevgi’nin kaynağıdır. Bu özelliği ile insanın tam özünü yansıtan bir seçimdir Sevgi.
- Sevgi insanın kendi özünden iç benliğinden doğduğu için insanın kişisel özelliklerini oluşturan çok öznel ve gizemli unsurlarını taşır.
- Aşk’ın edilgenliğine karşın Sevgi etkin bir süreçtir.
- Sevgi bana gelmez
Ben Sevgi’ye giderim
- Sevgi içinde olmak demek sevilen bir uyarana karşı sürekli göç durumunda olmak demektir.
- Sevgi bir nehir gibi sürekli akan ruhsal bir akıştır.
- Sevenden sevilene ruhsal bir ışınlama ve uzakta da olsa onu yakınında ve kendi içinde hissedebilme halidir.
- Aşk’taki Sevgi nefrete,nefret de Sevgi’ye dönüşebilir.
- Gerçek Sevgide ise kendi öz varlığımızı tanımaya yönelik, en içsel ve içe dönük bir duygu gizlidir.
- Çevremizdekilerin özvarlığını da ancak Sevgi ile bakıp tanıyarak açığa çıkarabiliriz.
- Sevgi’nin sona ermesiyle yaşamın anlamı kalmaz ömür sonlanır.
- Çünkü insan özünde varolmayı, yani yaşamın kendisini sevmektedir
- Yaşam ise Tanatos’a (ölüm içgüdüsü) karşı Eros’un (yaşama içgüdüsü) bir galibiyetidir.
Patolojik Sevgi İlişkileri
- Aşk ile uyarılan Sevgi’nin bütünleşmesi ve yaşatılması için birbirini tamamlayan iki kişinin birlikteliği gereklidir.
- Bu ilişkide seven taraf sevdiği varlığı bütünüyle kendisinin yapmak ister.
- Sevdiği kişiyi olduğu gibi kabullenmek yerine onu idealize eder ve olmasını istediği şekilde adeta yeniden yaratmayı dener.
- Bu ilişki karşı tarafta , yetememe, tükenme, yok olma, kimliğini yitirme ve öfke duygularını çıkarır.
- Bu arzuların temelinde ise kendini tamamlama, eksiğini giderme, mükemmele ve gerçek mutluluğa ulaşma dürtüleri yatmaktadır.
- Tüm bunlar birer çelişkidir ancak bu çelişkilerin nedenlerini de yaşamın zıtlık ve çelişkilerinde aramak gerekir.
Evlilik Nörotik Bir İlişki mi?
- Bireysel nörozumuzun nedeni Freud’a göre bilinç altında yaşanan bir çatışmadır.
- Her ne kadar erkekler marstan kadınlar venüsten gelmemiş olsalar da bu ikili ilişkinin temelinde de bir çatışma (Conflict) gizlidir.
- Bu çatışma iyi tanımlanıp yönetildiğinde yani sağlıklı savunmalar oluştuğunda mutlu ve sağlıklı birliktelikler oluşur.
- Patolojik savunma ve dengeler oluştuğunda ise patolojik ve sorunlu birliktelikler oluşur.
- Eşlerden birinin ruhsal patolojisini gidermeye yönelik ilişkilerden kaynaklanan;
Problemli,
Nörotik,
Sado-mazohistik,
Bağımlı ve çeşitli cinsel sapma ve sorunlardan oluşan aile modelleri
bunun örneklerini oluşturur.
Trajik Bir Vaka Öyküsü
Yer: Antalya’nın bir kazası
Kişiler: 20 yaşında bir tıp öğrencisi ve yaşıtı üniversiteli bir kız.
Olay: İçine kapalı ve obsesif özellikleri olan ve lise yıllarında platonik bir aşk ilişkisi olan ve asla konuşmadığı kıza karşı sonraki yıllarda dayanılmaz bir arzu ve tutku hisseden genç erkek… Önünü alamadığı bu duygu ‘’obsesyon ya da erotomani’’ tarzında yaşamını etkiliyor. Okul başarısı düşüyor..Depresyona giriyor..İlaç tedavisinden fayda görmüyor..
Çözüm: Sömestr tatilinde erkek kıza duygularını açıyor. Kendisi ile buluşmazsa evlerine geleceğini söylüyor. Kız bir arkadaşı ile kısa süreli buluşmayı kabul ediyor.
Erkek kendisini sevdiğini bu duygusuna engel olamadığını, arkadaşlık istediğini söylüyor.Kız bunu kabul edemeyeceğini söyleyince yanında taşıdığı silahla onu öldürüyor.
Ölen bir genç kız, hapse atılan bir delikanlı ve her ikisinin aileleri için onulmaz bir acı..Genç erkeğin ailesi için toplumsal bir utanç..
Sonuç: Bir süre sonra gencin hapiste intihar ettiği haberi geliyor.
Yorum: Yok!! Ancak temelinde tutkulu bir arzudan kaynaklanan ve iki ölüm ve iki ailenin çöküntüsü ile sonlanan trajik bir yaşantı..
YORUMLAR