Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

MHP Genel Başkanı Bahçeli: CHP sandık ittifakı kisvesiyle DEM’in yani PKK’nın çekim alanına girmiştir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, tarihe bakmadan, tecrübeye bağlanmadan, tedbir ve temkinle bağlantı kurmadan atılacak her adımın, yapılacak her hamlenin kuşaklar arasında kopukluklar yaratacağını düşündüğünü söyledi.

MHP Genel Başkanı Devlet

TBMM (AA) – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, tarihe bakmadan, tecrübeye bağlanmadan, tedbir ve temkinle bağlantı kurmadan atılacak her adımın, yapılacak her hamlenin kuşaklar arasında kopukluklar yaratacağını düşündüğünü söyledi.

MHP’nin 55’inci kuruluş yıl dönümünü ilk günkü azim ve kararlılık, bitmeyen onur ve gururla hem andığını hem de kutladığını belirten Bahçeli, Türk milliyetçiliğinin köklü bir vizyonla üç hilal çatısı altında toplumsallaşıp milletin gönlüne tıpkı bir cemre gibi düşmesinin sadece Türk siyasetini değil, bölge ve dünya siyasetini de farklı cephelerden etkilediğini ifade etti.

Bahçeli, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin 9 Şubat 1969 Adana Kongresi’nde MHP’ye dönüşmesinin, tekleyen ve tıkanan demokrasi hayatına yeni bir nefes, bunalan, milli ve manevi toparlanışın özlemini çeken halka yepyeni bir fırsat sunduğunu vurguladı.

“Dik baş, tok karın, mutlu yarın” diyerek haklı mücadelelerini sürdürdüklerini, “Biz bu vatanı, bu ülkeyi karşılıksız sevdik” diyerek fedakar ve vefakar tavırlarını ibra ettiklerini ifade eden Bahçeli, “24 yıl önce ‘Yüzyılla Sözleşme’ yaparken Türk devrinin, Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın hayalini kurduk. 55 uzun yıl boyunca ihanetlerle yolumuzu kesmek istediler, başarılı olamadılar. Envaiçeşit yöntemlerle saldırıya geçtiler, sonuç çıkmadı. Aramızdan devşirdikleriyle karşımıza geçtiler, hesapları tutmadı. Tuzak kurdular, iftira attılar, karalama yaptılar, şükürler olsun ki hayalleri kabusa döndü.” dedi.

Davalarının kutlu, ulu ve dualı olduğunu belirten Bahçeli, menfur ve melun emel sahiplerinin şer planlarının sonsuza kadar ademe mahkum olduğunun altını çizdi.

“Hiçbir hıyanete boyun eğmeyeceğiz”

Bahçeli, şöyle devam etti:

“Hakkın ve halkın davasını sekteye uğratacak bir alçak henüz doğmamış, doğması da beklenmemelidir. Ezkaza bizim düştüğümüz yer bile hain niyet sahiplerinin çıktığı yerden çok daha yüksektir.

Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey’in iki emaneti olan MHP ve Ülkü Ocakları, Allah’a hamdolsun onca mütecaviz operasyona rağmen dimdik ayaktadır, bilinsin ki, kıyamete kadar da yaşayacaktır. Karşımıza çıkan fitnecilerin azı dişini de ya sökeceğiz ya da kıracağız. Aziz ülkücü şehitlerimize mahcup olmayacağız. Hiçbir hıyanete boyun eğmeyeceğiz. Ülkücü doğduk, ülkücü yaşadık, ecel kapımızı çaldığında da can emanetini inşallah ülkücü olarak teslim edeceğiz.”

Bahçeli, merhum MHP’nin kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş’e ve ülkücü şehitlere rahmet dileyerek, 55 yıl içinde MHP’nin başarısı için samimiyetle ter döken, emek veren, mücadele eden dava arkadaşlarına teşekkür etti.

Bahçeli, MHP’nin 55 yıldır gücünü milletinden alan siyasal düşüncenin savunucusu olduğunu söyledi.

Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı’nın 3 haftalık uzay görevinden 9 Şubat’ta döndüğünü anımsatan Bahçeli, şunları söyledi:

“Alper Gezeravcı kardeşimizle övünmemiz, bu konuda müşterek milli hissiyatla göğsümüzün kabarması millet olma halinin mümtaz bir sonucudur. Alper Gezeravcı kardeşimize ‘vatanına hoş geldin’ diyor, daha nice Türk çocuklarının gelecekte uzaya çıkmalarını diliyorum. Hayal ettiğimiz her şeyin vakti saati geldiğinde gerçeğe dönüşeceğine inanıyorum. Alper Gezeravcı kardeşimiz altı çizilmesi gereken şu sözleri aynısıyla bizim de kanaatimizdir, ‘Bugüne kadar eksik olan tek şeyimiz damarlarımızdaki asil kanın potansiyelinin farkında olamayışımızdır’. Nitekim muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur ve bu mevcudiyet bizi yeni istikameti uzay olan Kızılelma’nın izinden taşıyarak muhakkak İ’la-yi Kelimetullah’a ulaştıracaktır.”

“Uzaya da Türkçe bakmanın, kavramanın vakti gelmiştir”

Bahçeli, merhum Ziya Gökalp’in, “Ağla çoban ağla, ovan kalmadı, gözyaşı dök bülbül, yuvan kalmadı” şiirindeki dönemin yaygın umutsuzluğunun yürekli milli mücadele kahramanlarıyla aşıldığını, gelinen bugünkü aşamada Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni yüzyılda dev gibi başını yukarı kaldırdığını söyledi.

Bahçeli, şunları kaydetti:

“Pergelin sert ve kalıcı ayağı Ankara’da, hareketli ayağı da muhtelif zaman ve coğrafyalarla birlikte uzayı da kapsamına almıştır. Dünyayı Türkçe okumanın yanında artık uzaya da Türkçe bakmanın, Türkçe kavramanın, Türkçe yaklaşmanın vakti merhunu gelmiştir. O vakit Türk devrinde, Türkiye Yüzyılı’nda tecessüm edecektir. Bugünün yağlı boyası yarınların paha biçilmez bir tablosudur. Bugünün taşı yarınların heykeli, binası, göz alıcı mimarisidir. Bugünün mürekkebi yarının zekayı kibarlaştıran nadide kitaplarıdır. Bugünün Türk insanı da yarınların muhteşem bir fecri, muzaffer bir simasıdır. Bizim anlayışımıza göre Türkçülük, Türk milletini yükseltmekse eğer, ki öyledir, o halde yüksekliğin ve yükselişin eşiği ve bunu durduracak bir engeli yoktur.”

“Gelecek Türkiye’nindir, gelen Türk asrıdır”

Prof. Dr. Osman Turan’ın “Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi” eserine değinen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“MHP için cihan hakimiyetinin yanı sıra uzay hakimiyeti mefkuresinin de perdesi açılmıştır. Bu mefkureyi keskin zeka, hızlı sezgi, güçlü idrak ve irade sahibi Müslüman Türk milleti sahiplenecek ve tıpkı bir bayrak gibi taşıyacaktır. Türk ve Türkiye Yüzyılı barış ve huzur içinde yaşamanın, yüksek hedefleri milli birlik ve kardeşlikle yakalamanın muazzam imkanlarıyla doludur. Yeter ki, ağızları palavra ambarından, vapur bacasından ibaret olanlara kulak asmayalım. Yeter ki, aşağılık kompleksine kapılan, ülkesini ve insanını küçük gören, korku tacirliğine soyunan, çağın öznesi olmak yerine piyonluğuna talip olanları hayatımızdan çekip çıkaralım. Yeter ki, inanalım, itimat edelim, itina gösterelim, başarıdan başarıya koşmak için ışık hızıyla çalışalım.”

Başarmanın sınırının, mücadelenin sonunun bulunmadığını vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi:

“Gelecek Türkiye’nindir, gelen Türk asrıdır. Türk milleti yeni yüzyılda, yeryüzüyle gökyüzü arasında artacak ve kızışacak rekabete stratejik ve tarihi müktesebatıyla aktif olarak katılacak, her alanda ve her sahada ‘ben de varım’ diyecektir. Tereddüt geçirdiğimiz anda önümüzün kesilmesi mukadderdir. Tenakuza düşmemiz halinde mevcudu kaybetmemiz mutlaktır. Üzerinde yaşadığımız vatan coğrafyasının jeopolitiği, süzülerek damıtılan jeokültürel tecrübeler tereddüt ve tenakuzun hangi feci akıbetleri tetikleyeceğini çok söze hacet bırakmadan ihsas ve işaret etmektedir. İçe kapanırsak, birbirimize düşersek, kardeşçe yaşamak yerine kutuplaşıp kavgayı tercih edersek, dahası çağın gelişmelerini yorumlamakta geç kalırsak, uyarıyorum ki, çok ağır bedeller ödememiz kaçınılmazdır. Allah muhafaza, merhum Mithat Cemal Kuntay’ın ‘Üç İstanbul’ isimli romanında dile getirilen, ‘Ölü vatanına gömülmüyor, diri vatanına basamıyor’ tespiti tezahür edebilecektir. Aslına bakarsanız içi dışı fitne kazanı gibi kaynayıp fokurdayan çarpık siyasi zihniyetlerin arzusu da budur.

MHP’nin medeniyet tasarımı, millet tarif ve tahlili malum siyasi partilerin anlayıp açıklamayacağı kadar derin ve muhtevalıdır. Türkiye düşmanlarının tadilatından geçip kaynağıyla bağlarını koparan muhalefet partilerinin akıntıya kapılan kütük misali sığ ve kısır bir polemik gündeminde sürüklenmeleri, seçenek ve ümit olmaktan çıktıklarının bize göre çarpıcı göstergesidir.”

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda, CHP’nin ve diğer muhalefet partilerinin siyasi gündemlerinin Türkiye’nin gerçekleriyle örtüşmediğini söyledi. Muhalefetin kendi derdine düştüğünü, çıkar ve güç savaşlarıyla kendi içlerine gömüldüğünü ifade eden Bahçeli, muhalefetin siyasi iflas bayrağını çektiğini kaydetti.

“Özgür Bey, demli çay içip içmediğimizi merak etmiş, boşuna zahmet etmesin, harman yeri dişlemesin, çalı dibi gezmesin, çayı severiz sağlık açısından ve doktorların tavsiyesine uyarak açık olursa daha da severiz.” diyen Bahçeli, demin çayda, gemin atta olmasını beklediklerini dile getirdi.

“Özgür Bey, canın demli çay mı çekiyor?”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e “Özgür Bey, maşallah ayakkabı mağazası gibisiniz, Allah için siz de her ayağa uygun bir numara olduğu görülüyor.” ifadeleriyle seslenen Bahçeli, “Özgür Bey, canın demli çay mı çekiyor?” sorusunu yöneltti.

Özel’in bu konuda net olmasını isteyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Şayet herhangi bir sancın yoksa net söyle, özne yüklem uyumsuzu cümleler kurma. Senin için de bir bardak çay ayıralım ama demi çaydan başka bir maksatla istersen kusura kalma, duyacağın laflara ise sakın alınma. Söylediğimiz sözler sana ağır geliyorsa üzülme, bu sene olmadı, seneye hazmedersin. Adam yerine koyup bir bardak çay ikram etsek de kısa süre sonra seni ve zihniyetini koyduğumuz yerde bulamayacağımızın farkındayız.

Demli çay baş göz üstüne ama DEM’lenmiş, devrilmiş, dejenere olmuş bir siyasete elbette ve her zaman ‘hayır’ diyorum ve demeyi de sürdüreceğiz. CHP’nin DEM’lenmesi, çayın dem alması gibi değildir. Bu DEM, başka bir demdir, kime değerse değirmen gibi öğütmekte, yeminli Türkiye düşmanlarına yem etmektedir. CHP’yi DEM’leyen DEM’lemiş, deney tüpü veya tek kullanımlık çay poşeti gibi kullanan kullanmış, kısaca çok yazık etmişlerdir. Özgür Bey şu sözlerim her daim kulağında çınlasın: Demi çayda seviyorsa ağzın, Türkiye sevdasıyla oluşmuşsa ahlakın bir de millete bağlılıkla olgunlaşmışsa aklın, ne işin var düğünde, düğün senin evinde, gir oyna, çık oyna. DEM’lenip Kandil’e oluyorsan meze, kalbin sızlamıyorsa bölücülük melanetine, üstelik el etek öpmekle arıyorsan melce, ne işin var cenazeevinde, cenazeevinin tam orta yerinde, gir ağla, çık ağla.”

“DEM’in İstanbul’da sahne arkasında CHP ile el ele vermesi işe yaramayacak”

“31 Mart seçimlerine 48 gün kala CHP, kısık ateş altında, gizli pazarlıklar sarmalında, sandık ittifakı kisvesiyle DEM’in, yani PKK’nın çekim alanına girmiştir.” diyen Bahçeli, bunun dışında söylenenlerin beyhude olduğunu ifade etti.

Bahçeli, “31 Mart’ta Cumhur İttifakı Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini yerel yönetimlerle kenetleyecektir. DEM’in özellikle İstanbul’da yaptığı ayak oyunları, sahnenin önünde sözde aday çıkarıp, sahne arkasında CHP ile el ele vermesi hiçbir işe yaramayacaktır. DEM’lenmiş CHP, Türkiye’den kopmuştur.” dedi.

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hatırlatan Bahçeli, “Görevdeyken muhalefet etmiş olsak da sınıf arkadaşım Sayın Kılıçdaroğlu’nun ahı tutacak, adam edip siyasete taşıdıklarının vefasızlığı bumerang gibi bir gün ters dönecektir. 31 Mart’ta Türk milleti kargaşa ve kaos imal eden partilere sandıkta nal toplatacaktır.” ifadesini kullandı.

“Saldırıyı lanetliyorum”

AK Parti Küçükçekmece Belediye Başkan adayı Aziz Yeniay’ın Kanarya Mahallesi’ndeki seçim çalışması sırasında düzenlenen silahlı saldırıyı hatırlatan Bahçeli, “Cumhur İttifakı Küçükçekmece Belediye Başkan adayımızın seçim çalışmaları esnasında yapılan ve demokrasimizi de hedef alan silahlı saldırıyı buradan lanetliyor, yakalanan faillerin cezalarını çekmelerini içtenlikle ümit ve temenni ediyorum. “diye konuştu.

Devlet Bahçeli, 48 gün sonra “zillet yönetimi” altında bulunan belediyelerin cumhurun iradesiyle birleşip küllerinden yeniden doğacağını ve meşale gibi yüzyılı aydınlatacağını söyledi.

CHP’nin, milli ve manevi değerlerle çatışma halinde olduğunu belirten Bahçeli, “CHP, istiklal ve istikbal haklarımızla çelişki içindedir. DEM’lenip değersizleşen CHP, Türkiye’nin karşısındaki mihraktır.” dedi.

“Büyükerşen’in aklında ne varsa diline o yansımıştır”

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in Osmanlı’ya yönelik sözlerine tepki gösteren Bahçeli, Büyükerşen’in sözlerinin CHP’nin özeti olduğunu bildirdi. Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Büyükerşen, kahredici bir bühtanın lekesiyle siyasi hayatını noktalamak üzeredir. Keşke temiz mazisiyle, saygın ilim ve siyaset insanı vasfıyla anılsaydı. Fakat sonunda ecdadımıza ve tarihimize husumet besleyen karanlık iç yüzünün ortalığa saçılmasıyla bütün her şeyi silip atmıştır. 15 Ocak 2024 tarihinde, Eskişehir’de CHP’nin aday tanıtım toplantısı sırasında yaptığı konuşmada, ‘Bu parti nasıl adam olacak diye düşünüp durmuşumdur’ diyen Büyükerşen esasen haklıdır. Cevap konusunda yardımcı olmak ise görevimizdir. Çünkü CHP’nin adam olması diye bir şey asla ve kata mümkün değildir. Hatırlatırım ki Osmanlı tabiri devletin adıdır, milletin adı ise Türk’tür. Osmanlı İmparatorluğu Türk milletinin medarı iftarıdır.

Osmanlı İmparatorluğunu karalamaya, aşağılamaya teşebbüs etmek bir haçlı kafasıdır. Sırpsındığı’nın, Kosova’nın, Niğbolu’nun, Varna’nın ve Moğaç’ın acısını unutmayanların Yılmaz Büyükerşen’in şahsında mücessem hale gelmesi biliniz ki utançların en utancı, düşmanı takdis edenlerin en son çırpınışıdır. Türklüğe karşı bin yıldır sinmiş kin ve nefret, saklandığı yerden bugünkü CHP yönetimini görünce yeniden doğrulmuştur. Bu tam bir hesaplaşmadır. Bu bitmemiş hesabın bugünkü taşeronu DEM’lenmiş CHP’dir, Büyükerşen de sadece maşadır.”

Eskişehirlilerin “kötü ve köhne zihniyeti” hak etmediğini belirten Bahçeli, Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin ecdada hakaret eden “müflis CHP yönetimiyle” devamı diye bir şeyin akla ve milli ahlaka aykırı olduğunu söyledi.

Osmanlı İmparatorluğunun Türk, Türkiye ve Türk milleti olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Büyükerşen’in aklında ne varsa diline o yansımıştır. Yazıklar olsun diyorum. Haydi tarihten feyzalmadın diyelim, peki yaşından, başından da mı utanmadın? Tekfur zihniyetine, Bizans varislerine, Haçlı yanaşmalarına verilecek cevabın tarihi; 31 Mart 2024’tür.” dedi.

“Akıllarını başlarına alsınlar”

“CHP’nin başını çekti işbirlikçi zihniyet milleti oluşturan kimlikleri sorgulamakta, tahrikleri ısrarla sürdürmektedir.” diyen Bahçeli, MHP’nin bu konudaki duruşunun net olduğunu söyledi.

İlkeleri ve kırmızı çizgilerinin “Tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet ve tek dil” ülküsü olduğunu belirten Bahçeli, “Varsa denemek isteyen, bu değerleri çiğnemeye azmeden, ‘Ben bunları kabul etmiyorum’ diyen, buradan açıklıyorum ki; akıllarını başlarına alsınlar, bir kere daha düşünsünler. Burada biz varız ve buna izin vermeyiz. Dün vermedik, bugün vermeyiz, yarın da vermeyeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

“Türkiye ile Mısır’ın çözemeyeceği sorun yoktur”

Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 12 yıllık aradan sonra gerçekleştireceği Mısır ziyaretinin ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile görüşecek olmasının bölge barış ve istikrarına önemli bir katkı olduğunu belirtti.

Bu ziyarette ticaret, enerji ve savunma alanlarında güçlü temas ve işbirliğinin doğmasının her iki ülkenin de çıkarına olduğunun altını çizen Bahçeli, şunları kaydetti:

“Türkiye ile Mısır arasında kurulacak sağlam diyalog köprülerinin inanıyorum ki önemli, öncelikli ve müspet sonuçları olacaktır. İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’a askeri operasyon yapma ihtimalinin iyice gün yüzüne çıktığı bir dönemde Türkiye ile Mısır’ın kırgınlıkları, anlaşmazlığa neden olan konu başlıklarını bir kenara bırakarak ortak tarih, kültür ve inanç ekseninde bir araya gelmesi, Orta Doğu’da dengeleri değiştirecektir. Türkiye, İsrail’in bu muhtemel operasyonuna karşıdır. Aynı şekilde Mısır da karşıdır.

Türkiye ile Mısır’ın beraberce çözemeyeceği, üstesinden gelemeyeceği bir sorun yoktur. Buzların erimesi, soğukluğun giderilmesi, siyasi mesafelerin silinmesi hem Türkiye’nin hem de Mısır’ın eşzamanlı olarak gücüne güç katacak, Doğu Akdeniz’den Etiyopya’ya kadar oluşacak yeni eksenin caydırıcılık özelliği tüm dikkatleri de üzerine çekecektir.”

“Filistin’in güvenliği Türkiye’nin güvenliğidir”

ABD Başkanı Joe Biden’ın, “İsrail, Gazze’de aşırıya kaçtı” değerlendirmesinin samimiyet içeriyorsa gereğinin derhal yapılmasını talep eden Bahçeli, aşırılığın ve dökülen kanların hesabının “terör devleti” İsrail’den sorulmasını istedi.

Bahçeli, konuşmasını şöyle tamamladı:

“İsrail ile Filistin arasında kalıcı barış derhal tesis edilmeli. 1967 sınırlarına haiz, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, siyasi ve toprak bütünlüğünü sağlamış Filistin devleti muhakkak surette tanınmalıdır. Aksi halde sadece Orta Doğu ile sınırlı kalmayacak silahlı çatışmalar, dünyayı A’dan Z’ye sarıp ateşe verebilecektir. Unutulmasın ki Filistin’in güvenliği Türkiye’nin güvenliğidir. Biz, güvenlik haklarımızdan, soydaşlarımızın ve din kardeşlerimizin inanç ve insan haklarından taviz veremeyiz, vermeyeceğiz.”

 

Muhabir: Esin Işık,Aykut Yılmaz