Mahşerin 3 Atlısı; Döviz, Faiz, Borsa.
Bu hafta, bir iktisatçı bakış açısıyla, faiz, döviz, borsa üçgeninin köşelerinden herhangi birine veya birkaçına yatırım yapan siz yatırımcılara seslenmek istiyorum.
Siz Faizci, dövizci, yoksa borsacı mısınız?
Cevabınızın ne olacağı hiç farketmez çünkü Türkiye’de her kesimin ilgilendiği ancak hemen hiç kimsenin bilmediği konular var ve ben bunları vurgulamakta yarar olduğu düşüncesi ile sizlere saptamalarımı aktarıyorum.
Dolar neden düşüyor ve düşüş nereye kadar sürecek?
Öncelikle şu konuda bir kosensüs oluşturmamız gerekiyor; Türkiye’de efektif döviz bir para, yani değişim aracı değil ancak bir maldır. Klasik iktisatta, paranın işlevleri sıralanmıştır ama bir yatırım aracı olacağı düşünülmemiştir. Ne yazık ki Türkiye gibi iktisadi zayıflıkta olan ülkeler sayesinde dünya iktisat literatürüne “paraya yatırım yapmak” terimi eklenmiştir. Hatta daha ileriye gider ve örneklersek, sanki ligde mücadele eden iki takım oluşmuş ve faizciler-dövizciler mücadelesi başlamıştır. Şu aralar faizciler maçı kazanıyor, dövizciler ise tribünde bekliyor görüntüsü hâkim. ( Kulaklarıma dövizcilerden belli belirsiz bir slogan geliyor; “sahaya ineriz”…)
İşin özünde ne var? İşte ana soru bu ve bunu irdelemeye başlayacağız. Ancak şu konuda baştan bir uyarıda bulunayım; bu yazının amacı sizin tercihlerinizi yönlendirmek olmayıp sadece iktisadın temel ve değişmez prensipleri hakkında bilgi aktarmaktır. Elbetteki döviz, faiz veya borsaya yatırım kararlarınızda daha bilinçli olmak için neden-sonuç ilişkilerini sorgulamak yönünden fayda sağlayacaktır. Değil mi ??
Türkiye’de Bankacılık sisteminde ve dışında müthiş bir döviz stoğu bulunmaktadır. Her dövizci elinde bulundurduğu döviz ile aslında Merkez Bankasına sıfır faizli kredi açmaktadır. Bir başka deyişle, elinde dolar tutanlar (Federal Reserve Bank of United States) Amerikan Merkez Bankasına sıfır faizli kredi açmaktadırlar. Böylece Amerikan Merkez Bankası ne kadar matbaa çalıştırır ise o kadar sıfır faizlı kredi kullanabilmektedir. Ancak yine de kendi ülke parasının cazibesini diğer para birimleri karşısında artırabilmek için dolara kendi ülkesinde faiz önermektedir. İşte doların diğer ülkeler parası karşısındaki gücünü, deklare edilen bu faiz oranı belirlemektedir. (Bu faiz oranında % 0.5 oynama Türkiye gibi ülkelerin ekonomilerinde ise 7 şiddetinde dalgalanmalar yaratmaktadır. Hele bir de ülkede hızlı sermaye hareketlerini engellemek maksadıyla yüksek reel faiz uygulanırsa.)
T.C.Merkez Bankası ve Hazine, pandeminin bittiğini hala duymadığı için faiz oranlarını çok yüksek tutmaktadırlar. (Enflasyon oranı ile kıyaslandığında faiz oranının yüksek olmasına kısaca reel faiz denmektedir.) Aynı zamanda dünya sermayesinde de yönlenecek fazla adres kalmayınca bazı yabancı ve yerli oyuncular Türkiye piyasalarına girmeye başladılar. Ayrıca Pandemi sendromu ile artı pozisyonda bulunan bazı bankalar tehlike kalkınca döviz rezervlerini boşaltmaya, TL’ye geçmeye başladılar. Son üç aydır ülkemizde ise en rahat adres faiz cephesi olduğu için faize hücum yaşandı.
Bu arada geçen zaman diliminde borsacılar ise vakitlerini saha kenarından piyasaları izlemekle ve ısınmakla meşguller.
(Yazının yazıldığı sırada ekonomi kurmayları toplantıda idi. Muhtemelen faizi artırır isek sonuçları neler olur sorusu üzerine kafa patlattılar.
Üç bilinmeyen var: 1.) Döviz zıplar, 2.)Borsa spekülatif negatif patlar 3.) Ülkeye sermaye pasaportsuz girer.