Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İsrailli tanıklar, İsrail tanklarının kendi vatandaşlarını da öldürdüğünü bir kez daha doğruladı

İsrail’de 7 Ekim günü yaşananlara dair konuşan yeni tanık, olay günü İsrail tanklarının Hamas mensupları ile kendi vatandaşlarını da vurduğunu ve bir evde çocuklar dahil 14 İsrailli rehinenin ölümüne yol açtığını bir kez daha gözler önüne serdi.

İsrail'de 7 Ekim günü

ANKARA (AA) – İsrail basınına 19 Kasım’da yansıyan haberlerde, 7 Ekim’de Hamas’ın Beeri bölgesinde bulunan kibutza (İsrail’de ortak çalışma esaslarına göre oluşturulmuş tarımsal topluluk) yönelik saldırısında 12 yaşındaki kız çocuğu Liel Hetzroni’nin arasında bulunduğu 14 kişinin öldüğü yer almıştı.

Konu, İsrail basınında “Hamas vahşeti” adı altında geniş yankı bulmuştu.

Tanık ifadeleri İsrail’in iddialarının tam tersini söylüyor

Ancak ikiz kardeşler Liel ve Yanai Hetzroni’nin rehin tutulduğu evde bulunan ve oradan sağ çıkan Yasmin Porat’ın, 15 Kasım’da, ölümlerin nedeninin İsrail tank ateşleri olduğunu anlatmasının ardından, rehinelerin bulunduğu evin sahibi Hadas Dagan da sessizliğini bozdu.

Dagan, İsrail’de yayın yapan Channel 12’ye verdiği röportajda, İsrail ordusunun, Hamaslılar tarafından tutulan İsrailli sivillerin bulunduğu eve tank ateşleri ve ağır silahlarla saldırdığını doğruladı.

Evde, aralarında eşinin de bulunduğu esir tutulan 14 kişinin yaşamını yitirdiğini anlatan Dagan, İsrail askerlerinin evlerinin önüne geldiği anlara ilişkin, “O an, rolümüzün bizim güçlerimiz ve onlar (Hamas) arasında insan duvarı olmak olduğunu açıkça anladım.” dedi.

İkizlerin çığlıklarını asla unutmayacağım

İkiz kardeşlerin ölüm anını ise gözyaşları içinde anlatan Dagan, “Bu çocukların çığlıklarını, nasıl yardım için bağırdıklarını asla unutmayacağım.” dedi.

İsrail askerlerinin ağır silahlarla eve saldırmaya başlaması sonucu eşi ve kendisinin önce sessiz kaldığını, sonra komşularının öldüğünü fark ettiklerini belirten Dagan, “Bir anda Adi (eşim) bana, ‘Hadas, Ze’ev artık bizimle değil.’ dedi. Ben de omuzumun üzerinden çevreme baktım ve ‘Pessi de artık bizimle değil’ dedim.” ifadelerini kullandı.

Dagan, eşini kaybettiği anları ise şu sözlerle anlattı:

“Sonra korkunç bir patlama duydum. Bacaklarımı kımıldatamıyordum. Adi’ye artık sarılamıyordum. O an ona onu ne kadar sevdiğimi söyledim. Artık biliyordum ki dışarıda bir tank vardı. Sonra ikinci patlama sesi geldi. Yaralandığımı hissettim. Üzerime kanın aktığını gördüm. Başımı çevirdim ve Adi’nin atardamarında bir delik gördüm. Fışkıran kanı durdurmak için atar damara başparmağımı bastım. Başka ne yapabilirdim ki? Daha sonra bir an onun artık kımıldamadığını fark ettim. Sonra zaten kan havuzunun içinde olduğumu ve parmağımı bastırmanın bir anlamı olmadığını anladım.”

İsrailli güvenlik güçleri evde siviller olduğunu biliyordu

Olayın bir diğer şahidi Porat, daha önce verdiği röportajda, Hamaslılarla bulunduğu evin İsrail güvenlik güçleri tarafından kuşatıldığını, taraflar arasında şiddetli çatışma yaşandığını ve bir süre sonra bir Hamaslının teslim olmaya karar verip kendisini yanına alıp dışarı çıktıklarını anlatmıştı.

İsrail güvenlik güçlerinin kendisini ve Hamaslıyı sorguladığını aktaran Porat, 3 saat süren sorgusu sırasında İsrailli yetkililere evde kaç sivilin bulunduğu, sivillerin evin neresinde tutulduğu ve ev hakkında hatırladığı teknik detayları verdiğini kaydetmişti.

Porat, sorgu esnasında çatışmanın devam ettiğini belirterek, İsrail ordusu ve Hamas arasında süren yaklaşık 4 saatlik çapraz ateşin ardından yerel saatle 19.30 sularında evin önüne tank geldiğini söylemişti.

“Tanktan atılan iki ateş olduğunu biliyorum.” diyen Porat, söz konusu çatışmadan hayatta kalan diğer kişi ve rehin tutuldukları evin sahibi Hadas Dagan’ın da kendisine söylediklerinden aynı sonucu çıkardığını paylaşmıştı.

İsrailli savaş pilotunun “Kitlesel Hannibal” ifşaatı

İsrailli savaş pilotu Yarbay Erez, 7 Ekim’de Hamas’ın saldırısında, İsrailli sivillerin esir olarak Gazze’ye götürülmelerini önlemek için ordunun, esirleri de öldürmeyi öngören “Hannibal Protokolü”nü bir noktada uyguladığının anlaşıldığını söylemişti.

Konuya ilişkin Haaretz gazetesine konuşan Erez, “Hannibal Protokolü’nün bir noktada uygulandığı anlaşılıyor çünkü bir rehine durumu tespit ettiğinizde bu Hannibal’dır ancak son 20 yıldır tatbikatlarını yaptığımız Hannibal, içinde rehinelerin bulunduğu tek bir araçla ilgiliydi. Burada gördüğümüz şey ise kitlesel bir Hannibal’dı. Çitlerde birçok açıklık vardı, hem rehineli hem de rehinesiz olarak birçok farklı araçta binlerce insan vardı.” demişti.

– Haaretz’in helikopterler haberi

Haaretz gazetesi 19 Kasım’da, İsrailli güvenlik yetkililerinin, Hamas’ın Gazze’den 7 Ekim’de düzenlediği saldırıya ilişkin yaptığı güvenlik değerlendirmesiyle ilgili bilgi vermişti.

Hamaslıların sorgu kayıtlarına ve polisin olayla ilgili soruşturmasına dayanan üst düzey İsrailli güvenlik yetkililerinin değerlendirmesinde, Gazze Şeridi yakınlarında düzenlenen müzik festivali hakkında Hamas’ın önceden bilgi sahibi olmadığı belirtilmişti.

Haberde, polis soruşturmasında, festivale katılanların çoğunun ilk silah sesi duyulmadan yarım saat önce partinin durdurulmasına karar verildiği için kaçmayı başardığının yer aldığı aktarılmıştı.

Soruşturmanın aynı zamanda bir İsrail savaş helikopterinin Hamaslılara ateş açarken sivilleri de vurduğunu ortaya çıkardığı iddia edilen haberde, şu ifadelere yer verilmişti:

“Bir polis kaynağına göre, soruşturma aynı zamanda olay yerine gelen ve görünüşte oradaki teröristlere ateş açan İsrail ordusuna ait savaş helikopterinin de bazı festival katılımcılarını vurduğunu gösteriyor. Polise göre festivalde 364 kişi öldürüldü.”

Yedioth Ahronoth haberi

İsrail’in Yedioth Ahronoth gazetesi de Hamas’ın Gazze’den 7 Ekim’de düzenlediği saldırıya İsrail Hava Kuvvetlerine ait helikopterlerin müdahale ettiği anlara ilişkin haber yayımlamıştı.

İsrail ordusunun müdahale sırasında yaşadığı duruma ilişkin haberde şu iddiaya yer verilmişti:

“Hamas teröristleri kalabalığın arasına yavaşça karışmaları ve ne olursa olsun kıpırdamamaları yönünde talimat aldı. Böylelikle hava kuvvetlerini aşağıdakilerin İsrailli olduğuna inandırmaya çalıştılar. Bu aldatmaca, Apache helikopterleri tüm kısıtlamalardan kurtulmak zorunda kalana kadar bir süre işe yaradı. Pilotlar kimin terörist kimin İsrailli olduğunu ayırmanın zor olduğunu anlayınca saat 09.00 sıralarında bazıları üstlerinden izin almadan bağımsız olarak teröristlere karşı top mermisi kullanmaya karar verdi.”

İsrail polisi, ulusal basını sorumsuzlukla suçluyor

İsrail polis teşkilatı dün, Hamas’ın 7 Ekim’de Gazze’den düzenlediği saldırı sırasında İsrail savaş helikopterlerinin gruba müdahale ederken İsrailli sivillerin de ölmüş olabileceğine dair haberler yapan ulusal basın organlarını uyarmıştı.

Polis açıklamasında, “Özellikle bu dönemde, medyayı haberlerinde sorumluluk göstermeye ve haberlerini yalnızca resmi kaynaklara dayandırmaya çağırıyoruz.” ifadesine yer verilmişti.

İsrail, Gazze haberlerine sansür getirmişti

İsrail ordusunun Askeri İstihbarat Müdürlüğüne bağlı Askeri Sansür Birimi, 26 Ekim’de basına gönderdiği mektupta, Gazze’ye ilişkin haberlere çeşitli yasaklar getirerek, savaşın seyri ve ordunun faaliyetleriyle ilgili tüm haber ve görsellerin yayınlanmadan önce kendi “sansür birimine” gönderilmesini istemişti.

İsrail’in Kanal 12 televizyonu tarafından 11 Kasım’da yayınlanan görüntülerde, Gazze Şeridi’nin kuzeyinde yer alan Askalan kentindeki Barzilai Hastanesi’nden yayın yaptığı sırada İsrailli bir muhabir, 7 Ekim’den sonra açıklanan sansür nedeniyle buraya getirilen askerlerin durumu hakkında bilgi veremeyeceğini dile getirmişti.

İsrailli muhabir, “Barzilai Hastanesi önünden size aktardığımız tüm bilgilerin İsrail ordusunun sansürüne uğradığını söylemeliyiz. Buraya yaralı askerlerin geldiğini söyleyebiliriz ancak izin verilene kadar onlar hakkında konuşmaya iznimiz yok.” ifadelerini kullanmıştı.

Muhabir: Dildar Baykan Atalay