Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İçgüdüden bağımlılığa: Sosyal medyanın paylaşım girdabına kapılanlar

Toplumsal hiyerarşideki konumu birincil kaygı olmaya devam eden insanoğlu, modern zamanda bunu en kolay sosyal medyada koruyabileceğini düşündü.

Toplumsal hiyerarşideki konumu birincil

ANKARA (AA) – Yüzyıllar boyunca toplumsal hiyerarşideki konumu birincil kaygı olmaya devam eden insanoğlu, modern zamanda da bu endişesini korudu, 21. yüzyılda akranları tarafından kabul edilmek için sosyal medyaya yöneldi. Başkalarının kendisi hakkındaki algılarını etkilemek için paylaşımlar yaptı ve etkileşime girdi. İnsanın ruhuna derinden işlemiş toplumsal hiyerarşi kaygısı tam anlamıyla sosyal medyada yeni bir ifade buldu ancak özellikle ergenlik çağında sosyal medya girdabına kapılanların, bağımlı olma ve hatta klinik vakaya dönüşme potansiyeli bulunuyor.

AA’nın iki bölümlük dosya haberinin ikincisinde sosyal medya bağımlılığı ele alındı.

İlk insanlar için gruplarının dışında bırakılmak, yaşam çizgisinden mahrum kalmak anlamına geliyordu. Modern zamanlarda insanlar giderek daha yerleşik ve yalnız hale geldi ancak tanınma, akranları tarafından kabul edilme ve gruplarında yer edinme arzusunu hala taşıyor.

İnsanların yüzyıllar boyunca toplumsal hiyerarşideki konumları, birincil kaygı olmaya devam etti. Bireyler, duygularını, güçlü yanlarını, zayıf yönlerini, yeteneklerini ve bakış açılarını değerlendirmek amacıyla kendilerini karşılaştırıyor ve konumlarını iyileştirmek için çabalıyor.

Modern yalnız yaşam tarzı, insanların üzerinde ağır bir yük oluştururken bireyler, gerginlikten, can sıkıntısından ve akranları tarafından kabul edilmek amacıyla sosyal medyaya yöneliyor.

Sanal olarak tabir edilen internet ortamında sosyal bağlantılar kurmanın bir tık kadar yakın ve zahmetsiz olması, bu mecrayı çekici kılan unsurlardan.

Neden: İnsani içgüdü ve toplumsal hiyerarşi kaygısı

Kullanıcılar, bu mecralarda başkalarının kendileri hakkındaki algılarını etkilemek veya manipüle etmek amacıyla durumlar paylaşıyor. Yeni bir işe başladığında ya da terfi aldığında, yeni bir ev ya da araba aldığında ya da egzotik bir destinasyonda tatil yaptığında hiç düşünmeden paylaşım yapıyor.

Dahası insanlar, özel hayatlarının en mahrem ayrıntılarını dahi kendi elleriyle tanımadıklarıyla paylaşmaktan çekinmiyor.

İnsanın ruhuna derinden işlemiş toplumsal hiyerarşi kaygısı, tam anlamıyla sosyal medyada yeni bir ifade buldu. Hatta öyle ki kendini sergilemek amacıyla bir platforma ihtiyacı olan “ego” için sosyal ağların mükemmel bir alan olduğunu söylemek abartı olmaz.

Facebook’ta bir “beğeni” veya yeni adıyla X olan Twitter’da bir “favori”, kullanıcıların kendilerini iyi hissetmesini sağlayan sosyal bir sinyal haline dönüştü. Bununla birlikte bireylerin, diğerlerinin renkli hayatına sürekli maruz kalması ve toplumdaki konumlarıyla ilgili sürekli kaygı beslemesi, onları umutsuzluğa ve zihinsel ızdıraba sürükledi.

Sonuç: Bağımlılık

Kullanıcıların, sosyal medyada başkaları tarafından kabul edilmek istemesi ve bu nedenle paylaşım yapması, toplumsal hiyerarşisini koruma ve “insani içgüdünün” bir parçası olarak görülüyor.

Sosyal medya platformları, insanoğlunun bu içgüdüsüne hitap edecek şekilde tasarlandı. Cep telefonunda sürekli aşağı kaydırmaya, beğenmeye ve paylaşmaya devam ettirmeyi amaçlayan bu tasarım, titizlikle hazırlandı.

Kullanıcıların çevrim içi davranışını şekillendiren ve maksimum etkileşime doğru yönlendiren bu tasarım, her yaştan insanı ellerinde telefona, sürekli ekrana bakmaya da mahkum edebiliyor. Bu mecra, özellikle hormonların yüksek olduğu ergenlik döneminde toplumda kendine yer açmaya çalışan bireyleri farkında olmadan kendine bağımlı hale getiriyor.

Sosyal medyada paylaşma ve beğenilme isteğinin arkasındaki sebepleri AA muhabirine değerlendiren Montreal Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoeğitim Okulu’nda Profesör Linda S. Pagani, özellikle ergen yaştaki bireylerin hormonlarının yüksek olduğunu, toplumda kendine yer açmaya çalıştıklarını belirterek, “Olan şu ki genetik olarak yönlendirilen bu dürtü, bu içgüdü, bu sosyalleşme bağımlılığını yaratıyor.” ifadesini kullandı.

Profesör Pagani’ye göre bugün pek çok insan, gerçek ilişkiler yerine sanal ilişkilere ve hayata bağımlılık geliştirdi.

Klinik vakalar

Modern yaşamın getirdiği sorunların çözümleri için modern çözümler mevcut. Sosyal medya bağımlılığının tedavisi için de çeşitli klinikler bulunuyor. Sosyal medya kullanımını kısıtlamayı başaramayanlar, uzmanlardan profesyonel destek alabiliyor.

AA’nın ulaştığı Hindistan’ın Gujarat eyaletindeki Alpha Healing Center’dan Psikiyatrist Dr. Parth A Soni de sosyal medya bağımlısı hastaların en yaygın şikayetlerini anlattı.

Soni, hastalarının en yaygın şikayetlerinin “telefonu sık sık kontrol etme, sosyal medya hesabının aşırı kullanımı, internet kullanımının olmaması durumlarında huzursuzluk, tedirginlik hissi ve sosyal medya kullanımlarını düzenleyememe” olduğunu söylüyor.

19 yaşındaki erkek hastasının aşırı Instagram ve Snapchat kullanımı nedeniyle kendisine başvurduğunu, hastanın sözlü ve fiziksel saldırı şeklinde öfke nöbetleri geçirdiğini anlatan Soni, şunları kaydetti:

“Telefonu kullanmasına izin verilmediği takdirde (ebeveynlerinin) üzerlerine bir şeyler fırlatırdı. Belirli bir süre sonra telefonunu vermesi istenirse evdeki şeyleri kırardı. Uyuyamazdı ve gizlice herhangi birinin telefonunu kullanmaya çalışırdı. Öyle ki okulundan bir telefon çalmıştı ve polis onu yakaladığında ‘yanlışlıkla olduğunu’ söyledi. Bağımlılıkla savaşmasına yardım etmemiz için polis tarafından bize gönderildi. Kovid-19 döneminde ve tatilde (sosyal medyayı) günde yaklaşık 14-16 saat kullandığı ortaya çıktı. Diğer günlerde 8-10 saatini reels izleyerek ve snap paylaşarak geçirdiğini, ‘influencer’ olmak istediğini ve bunun için ‘sıkı çalışmaya’ ihtiyacının olduğunu söyledi.”

Soni, sosyal medya bağımlılığı şikayetiyle gelen hastaları “bütünsel olarak rehabilite ettiklerini” ve bunun yanı sıra hastalara ilaç tedavisi, psikoterapi, iş ve uğraşı terapisi, hipnoterapi uyguladıklarını dile getirdi.

Uzmanların uyarısı: Kademeli sınırlandırma

“Çoğunlukla sosyal medyanın kendisiyle ilgili gerçekçi olmayan fiziksel, psikolojik ve sosyal beklentilere tepki olarak ortaya çıkan dünya çapında bir ruh sağlığı krizi var.” diyen Pagani, sosyal medya kullanımının belirli zaman aralıklarıyla sınırlandırılması tavsiyesinde bulundu.

Pagani, bağımlılığın çözümü olarak “sosyal izolasyona” işaret ederek, “Kullanıcıların, sosyal medyada ne kadar zaman geçirdiklerini not etmeleri gerekiyor. Sosyal medyada gün içinde ne kadar zaman geçirdiklerini telefonlarını kullanarak öğrenebilirler, sonra bunu her gün yavaş yavaş yüzde 25 oranında azaltmaları gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Muhabir: Muhammet Tarhan