Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Hukukçular, “ruhsatsız silah” suçundan tutuklama kararını değerlendirdi

Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Ahmet Gökcen, “Ülkemizde işlenen suçların büyük bir kısmının 6136 sayılı kanun kapsamına giren ateşli silahlarla işlendiği dikkate alındığında verilen kararda bir hata olmadığını değerlendiriyorum.” dedi.

Ceza Hukukçusu Prof. Dr.

İSTANBUL (AA) – İstanbul’da “ruhsatsız silah bulundurma” suçuyla gözaltına alınan bir kişinin sevk edildiği sulh ceza hakimliğince tutuklanmasını değerlendiren hukukçular, kararın bireysel silahlanmayı engellemede önemli bir adım olduğunu, kamuoyunda cezasızlık algısının önlenmesine katkı sağlayacağını belirtti.

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Gökcen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda “adli para cezası gerektiren suçlar ve üst sınırı 2 yıla kadar olan suçlar”da tutuklama olmadığını söyledi.

Ruhsatsız silah bulundurmanın üst sınırının 3 yıl hapis cezası olduğunu belirten Gökcen, “Ruhsatsız silah bulundurma suçları için uzun yıllardır süregelen tutuksuz yargılama anlayışı yanlış bir algı oluşturdu. Bu silahlar, daha büyük ve ağır suçlar için bir araçtır. Bu nedenle her somut olayda hakimlerin tutuklama şartlarını göz önünde bulundurarak karar vermeleri gerekir. Ülkemizde işlenen suçların büyük bir kısmının 6136 sayılı kanun kapsamına giren ateşli silahlarla işlendiği dikkate alındığında verilen kararda bir hata olmadığını değerlendiriyorum. Yapılan uygulama doğrudur.” ifadelerini kullandı.

“Önleyici bir adımın bireysel silahlanmayı engelleme amacı taşıdığını düşünüyorum”

Ceza hukukçusu avukat Şule Gökyay, kararın 6136 sayılı “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun”a muhalefetten verildiğini belirterek, bu suç için “1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezası” öngörüldüğünü hatırlattı.

Gökyay, bu tür suçlarda genelde adli kontrol tedbirine başvurulduğunu ancak savcılığın “öncül suç” olarak tanımladığı ruhsatsız silah bulundurmanın, kasten yaralama ve öldürme gibi daha ağır suçları işlemek için bir araç olarak kullanılabileceğine dikkati çektiğini aktardı.

Türkiye’de ilk defa böyle bir karar alındığını vurgulayan Gökyay, “Bu suç hiçbir şekilde tutuklanmayı gerektiren bir suç şekli değildi. Alınan karar hepimizi şaşırttı. Bu tür önleyici bir adımın bireysel silahlanmayı engelleme amacı taşıdığını düşünüyorum. Ruhsatsız silahların toplumda yaygın olarak bulundurulması artık önlenemez bir hal aldı. Bu kararla insanlar, üzerlerinde ruhsatsız silah bulundurma konusunda daha dikkatli olacaklardır.” diye konuştu.

“Cezasızlık algısı böyle bir karara zemin oluşturmuş olabilir”

İstanbul 2 Nolu Barosu Başkanı Yasin Şamlı, ruhsatsız silah bulundurma nedeniyle verilen tutuklama kararının isabetli olup olmadığını ancak dosyanın tüm yönleriyle incelenmesiyle anlaşılabileceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Son günlerde toplumumuzda tartışılan cezasızlık algısı da böyle bir karara zemin oluşturmuş olabilir. Cezanın ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, şartlı salıverme, Ceza İnfaz Kanunu’ndan kaynaklanan bazı hususlar toplumumuzda cezasızlık algısına sebep olmaktadır. Küçük de olsa suç işleyen insanlar suçlarına uygun bir müeyyide ile karşılaşmak zorundadır. Batı toplumlarında, özellikle Kuzeybatı Avrupa’da kurallara sıkı sıkıya uyulmasının sebeplerinden biri budur.”

Şamlı, tutuklama ile cezai müeyyide arasındaki ayrımın önemine vurgu yaparak, tutuklamanın ceza hukukunda bir tedbir olduğunu, bazen de suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla da uygulanabildiğini belirtti.

“Yıllarca tutuklu kalıp beraat eden kişilerin olduğunu biliyorum. Bu hem mağduriyet yaratmakta hem de toplumun adalet duygusunu zedelemekte.” diyen Şamlı, cezai müeyyidelerin yerinde uygulanması ve adaletin sağlanması için mevzuatta değişiklik yapılması gerektiğini söyledi.

“Bu tür uygulamalar suç işleme özgürlüğünü engelleme açısından örnek teşkil edecek”

Avukat Mehmet Alagöz ise tutuklamanın hakimler tarafından genellikle daha vahim nitelikteki katalog suçlarda uygulandığını belirterek, katalog suçlara girmeyen ruhsatsız silah bulundurma suçunda da tutuklama tedbirine başvurulmasının özel bir durum olduğunu söyledi.

Alagöz, “Son dönemlerde İstanbul’da silahla işlenen suçlar artış gösterdi. Bu artış, toplumda cezasızlık algısına neden oluyor ve insanların suç işleme özgürlüğü varmış gibi hareket etmesine yol açabiliyor. Karar, kamuoyunda cezasızlık algısının önlenmesine katkı sağlayacak. Hakimlerin özellikle silahla işlenen suçlarda somut tehlike arz eden durumlarda tutuklama tedbirine başvurması veya savcıların tutuklamaya sevk etmeleri, ‘evet tutuklanabiliriz, dolayısıyla bu suçu işlemeyelim’ düşüncesi oluşturabilir.” ifadesini kullandı.

Alagöz, ruhsatsız silah bulundurmanın tek başına basit bir olay gibi görünse de basit bir tartışmanın bile cinayete dönüşme ihtimalini artırdığına dikkati çekerek, “İlgili tutuklama kararını olumlu değerlendiriyorum. Bu tür uygulamaların suç işleme özgürlüğünü engelleme ve cezasızlık algısının önüne geçme açısından örnek teşkil edecek önemli bir adım olarak görüyorum. Kamuoyunda ‘Bir suç işlediysek, bunun karşılığında tutuklanacağız, dolayısıyla suç işlemememiz lazım’ düşüncesi yerleşmesi lazım.” değerlendirmesinde bulundu.

Muhabir: Ümit Türk