Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bilim insanları, Kuzey Kutup Rotası’nda: Arktik Okyanusu

Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonunda bu yıl 4.’sü düzenlenen Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferi Ekibi, 16 farklı projeyi tamamlayarak yurda döndü.

Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve

SVALBARD (AA) – Bilim insanları, yaklaşık 4 bin kilometre yol yaparak
tamamladıkları sefer boyunca, 81 derece kuzey enleminde başlayan deniz
buzlarını, Svalbard takımadaları ve çevresinde iklim değişikliği
sebebiyle etkilenen buzulları buna bağlı olarak değişen kuzey kutup
canlılarının yaşam alanlarını da gözlemledi.

Küresel
iklim değişikliğinin hızlı sonuçlarına dair net veriler sunmayı
amaçlayan bilim insanları, 32 günde Arktik Okyanusu’nda Türkiye’den
kuzeye çevirdikleri rotaları üzerinde Barents Denizi’nde 51 farklı
örnekleme noktasında zooplankton, fitoplankton örneklemeleri, denizdeki
kirleticilerin belirlenmesi, deniz suyu fiziksel parametrelerinin
takibi, mikroplastiklerin belirlenmesi atmosferik kirlilik gözlemleri,
meteorolojik gözlemler, gemi ticaret rotalarının çevreye etkileri, deniz
buzlarının gözlemlenmesi ve deniz memelerinin takibi konularında 16
farklı projeyle bilimsel araştırmalarını tamamladı.

Kuzey deniz buzları ve şiddetli fırtına seferin seyir rotasını değiştirdi

4.
Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferi Lideri Prof. Dr. Ersan Başar,
sefer süresince özellikle deniz biyolojisi ve deniz kirliliği üzerine
gerçekleştirdikleri örneklemelerle çalışmalarını yaptıklarını ifade
ederek, şöyle konuştu:

“81 derece kuzey enlemine
ulaştığımızda deniz buzu ile karşılaştık. Bu bizim için önemli bir nokta
çünkü sefer sırasında ulaştığımız kuzeydeki en uzak nokta. Ancak bu
bölgedeki deniz buzları sebebiyle seyre uygun bir nokta olmadığı için
güneye doğru yöneldik ve diğer noktalarımıza geldik. 81 dereceye
çıktıktan sonra artık daha kuzeye gitme şansımız yoktu. Bundan dolayı
güneye doğru yönelerek planladığımız diğer örnekleme noktalarımıza
ulaştık.”

Arktik Bölgesi’nde çalışmanın çok zor
olduğunun altını çizen Başar, “Hava şartları sürekli değişkenlik
gösteriyor. Rüzgar ve deniz buz hareketleri seyir ortamızı
değiştirmemize neden oluyor. Seyrimizin 10. gününde de havanın artan
şiddeti ve rüzgar nedeniyle rotayı değiştirerek güneye doğru yönelmek
zorunda kaldık. Aynı anda çok yoğun buz hareketi meydana geldiği için de
gemi belli bir zaman sürecinde buz kütlelerinin arasında kaldı ve
bundan dolayı da seyir planlamamızı değiştirdik. Arktik’te çalışırken
sürekli seyir planlamasını değiştirmek gerekiyor. Çünkü günün şartlarına
göre meteorolojik verilere göre hareket etmek zorunda kalıyorsunuz.”
diye konuştu.

Svalbard Adası ve çevresinde koruma
alanlarının bulunduğuna ve sediman örneklerinin toplanmasının Norveç
hükümetinden alınan özel izin doğrultusunda yapıldığına değinen Başar
“Yapılan bilimsel çalışmaları birçok bilim dalıyla
ilişkilendirilebiliriz. Örneğin denizden yaptığımız örneklemeler
içerisinde sediman örnekleri de bulunuyor. Bu sediman örnekleri de
laboratuvarlara götürüldükten sonra birtakım çalışmalar sürdürülecek.”
dedi.

Prof. Dr. Başar, şöyle devam etti:

“Denizde
plankton örneklemeleri de yapılmakta. Bu örneklemeler, plankton
kepçeleri ile dikey ve yatay şekilde yapılan örnekleme metoduyla
yapılmakla birlikte deniz suyu alınarak filtrasyon yöntemiyle filtre
edilerek de yapılmakta. Gemide kurduğumuz filtrasyon sistemiyle deniz
suyu örnekleri filtre edilerek bunlar laboratuvarlar götürmek üzere
dolmuş muhafazalı saklandı ve daha sonrasında ülkemize bunları götürerek
soğuk donmuş muhafaza da laboratuvarda incelemelerde bulunacağız.”

Çalışmalarla
deniz suyundaki değişimlerin ölçülmesi için sıcaklık, tuzluluk gibi
temel parametrelerin belirli derinliklerden alındığını aktaran Başar,
şöyle konuştu:

“Bu çalışmalar araştırmacılar
tarafından değerlendirerek özellikle Arktik Okyanusu’nda bulunan
değişimin takip edilmesi açısından bizler için önemli veri oluşturacak.
Özellikle Arktik’teki deniz suyundaki parametrelerde değişmeler olduğu
bilinmekte. Arktik Okyanusu’ndaki bu değişimlerin Atlantik Okyanusu’nun
genişlemesine sebep olurken Arktik Okyanusu’nun küçülmesine sebep olduğu
bilinmektedir. Bu değişimlerin ölçülmesi amacıyla da bazı kimyasal
ölçümler yapılarak değerlendirmelerde bulunuldu. Özellikle deniz
çalışmaları uzun süreli yapılan çalışmalar, bir takip çalışması
içermekte. Türkiye bugün itibarıyla dördüncü seferini tamamlamış oldu.”

Bu
yıl 4.’sü düzenlenen Arktik Bilimsel Araştırma seferinin verilerinin de
bir araya getirilerek bilim dünyasına sunulduğunu ifade eden Başar,
sözlerini, “Bu çalışmalar sonucunda özellikle küresel iklim değişimine
bağlı olarak iklimdeki değişimlerin en önemli göstergelerden bir tanesi,
Arktikte bulunan buzullar ve deniz buzundaki değişimler. Yapılan
çalışmalar sonucunda da yıllara bağlı olarak bu değişimler incelenerek
bilim insanlarımız tarafından bilim dünyasına en yakın zamanda
sunulacak.” diye tamamladı.

Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü de çalışmalar yaptı

4.
Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma seferi kapsamında Seyir Hidrografi ve
Oşinografi Dairesi Başkanlığı ve Meteoroloji Genel Müdürlüğünden de
katılımcılar çalışmalar gerçekleştirdi.

Bu yıl 2.
kez Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma seferine katılan Seyir Hidrografi
ve Oşinografi Dairesi Başkanlığından Oşinografi Subayı Mühendis Teğmen
Kunter İncili, AA muhabirine seferi değerlendirdi.

İncili, şu bilgileri verdi:

“Geçtiğimiz
yıllarda başlattığımız uydu kaynaklı batimetri çalışmaları için Sechi
disk ile veri toplamaya bu sene de devam edildi. Ayrıca Svalbard
çevresinin oşinografik karakterinin belirlenmesi maksatlı projemiz
kapsamında çalışmalarımıza hassas ses hızı profilleyici (sound velocity
profiler) ile devam ediyoruz. Bu cihaz deniz araştırmalarında sıklıkla
kullanılan CTD cihazına kıyasla iletkenlik, sıcaklık ve derinlik
ölçümlerinin yanında ses hız iletkenlik değerini de yüksek duyarlılıkta
bize veriyor. Elde ettiğimiz ses hızını tuzluluk-iletkenlik değerleri
ile korele ederek Svalbard etrafındaki termoklin ve haloklin
tabakalarını hassasiyetle tespit etmeyi amaçlıyoruz.”

Meteoroloji
Genel Müdürlüğü Mühendisi Çetin Biçer ise sefer süresince rüzgar, hız,
rüzgar yön, hava sıcaklığı, hava nemi, basınç, deniz suyu sıcaklığı gibi
verileri topladıklarını belirterek, “Çalışmamızın amacı meteorolojik
verileri toplamak. Bu veriler otomatik olarak bir veri seti
oluşturuluyor ve kaydediliyor. Bütün bu veriler konum bilgisi de olduğu
için bir veri yığınından çok harita da işaretlenmiş bir şekilde
uzmanların, bu konuda ki araştırmacıların çalışmalarının
kolaylaştırılmasına imkan veriyor ve harita üzerinde bütün manzarayı
anlık olarak görmesini sağlıyor.” diye konuştu.

Biçer,
meteorolojik verileri toplarken Dünya Meteoroloji Örgütü standartları
ve diğer standartlara uygun çalışmalar yaptıklarının altını çizerek,
“Güncel sertifikasyona sahip meteorolojik algılayıcılar kullanıyoruz ve
bunları standart ölçüm metotlarına göre yerlerine yerleştirerek doğru ve
güvenilir veri setleri oluşturuyoruz.” dedi.

Sefer süresince Kuzey Kutup canlıları için gözlemler

4.
Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferi Lider Yardımcısı Kaptan Doğaç
Baybars Işıler de s​​​​​​eyir sırasında aynı zamanda canlı yaşamına dair
gözlem çalışmaları da yapıldığını belirtti.

Işıler,
“Canlı yaşamı Svalbard takımadalarında çok önemli ve koruma altında.
Geçen senelere göre bu sene daha az sayıda canlı gördüğümüzü
söyleyebiliriz. Bu tabii, hemen ilk akla gelecek olan ‘iklim
değişikliğinin canlı sayısını azalttığı’, anlamına gelmiyor. Avlanmak
için bir bölgeye gidiyor olabilirler ya da daha sıcak ya da o anda daha
soğuk istedikleri için kendi bulundukları ana lokasyonlardan başka
yerlere gidiyor da olabilirler.” ifadelerini kullandı.

Nordaustlandet
Adası çevresinde çok sayıda kutup ayısı gözlemlediklerini bildiren
Işıler, bu kadar kutup ayısının bu bölgede bulunmasının, avlandıkları
veya bir yemek ihtiyacıyla o bölgede birlikte toplandıkları ya da
besinle alakalı diğer hayvanları da oraya çekecek bir amaçlarının olduğu
şeklinde açıklanabileceğini anlattı.

Işıler,
“Ama elbette bu konuda konuşmak için çok erken. Nitekim bu alanda
çalışma yürüten deniz memelileri, deniz canlıları üzerine çalışma yapan
akademisyenlerimizin vereceği bilgiler ışığında araştırmacılar
çalışmalarını yürütecek.” değerlendirmesini yaptı.

Dünyanın
hidrokarbon rezervlerinin 3’te 1’inin bulunduğu, Arktik Okyanusu ile
birlikte 20 milyon kilometrekarelik alanı içerisinde barındıran Arktik
Bölge, birçok canlıya da ev sahipliği yapıyor. Kuzey kutbunun simge
canlısı kutup ayılarının yanı sıra, mors, halkalı fok, beluga, kanbur
balina, kutup tilkisi, geyik ve birçok kuş türü de bu bölgede
gözlemlenebiliyor.

Muhabir: Şebnem Coşkun