İSTANBUL (AA) – AA’nın Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan Kyoto Protokolü’nce kabul edilen, karbondioksit dışındaki diğer sera gazlarına odaklandığı haber dosyasının ikinci bölümünde, nitröz oksit gazı emisyonları ve bu emisyonların kaynakları ele alındı.
ABD hükümetine bağı Çevreyi Koruma Ajansı (EPA) verilerine göre atmosferdeki sera gazlarının yüzde 76’sını karbondioksit, yüzde 16’sını metan, yüzde 6’sını nitröz oksit, yüzde 2’sini ise florlu gazlar oluşturuyor.
Küresel ısınmaya ilişkin tartışmalarda karbondioksit ve metana göre daha az gündeme gelen nitröz oksit, toplam sera gazı emisyonundaki payı bu iki gaza göre daha az olsa da ısı tutma kapasitesi ile öne çıkıyor.
Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’ne (NASA) göre 1 ton nitröz oksit 1 ton karbondioksite göre 273 kat daha fazla ısı tutabiliyor. Bunun yanı sıra metan gazı ortalama 10 yıl atmosferde kalırken nitröz oksit 110 yıla kadar atmosferde varlığını sürdürülebiliyor.
Nature dergisinde yayımlanan “Küresel Nitröz Oksit Kaynaklarının ve Yutaklarının Kapsamlı Bir Ölçümü” başlıklı çalışmaya göre son 150 yılda atmosferdeki nitröz oksit yoğunluğu yüzde 20 artış göstererek 270 ppb’den (milyarda bir birim) 331 ppb’ye ulaştı ve bu artış hem ozon tabakasının tahrip olmasında hem de küresel ısınma üzerinde etkili oldu.
Nitröz oksit okyanuslar ve karalardan yani doğal kaynaklardan salınabildiği gibi tarım ve hayvancılık, fosil yakıt kullanımı, biyokütle yakımı, atık sular gibi insan kaynaklı faaliyetler sonucu doğrudan ya da dolaylı şekillerde ortaya çıkabiliyor. Küresel nitröz oksit emisyonunun yüzde 60’ı doğal yollarla gerçekleşirken, yüzde 40’ı insan faaliyetlerinden kaynaklanıyor.
Tarım faaliyetleri tetikliyor
Dünya Bankası verilerine göre 2020’de insan kaynaklı faaliyetler dolayısıyla toplam nitröz oksit emisyonu yaklaşık 3 milyar ton karbondioksit eşdeğeri olarak gerçekleşti. Bunun 2,3 milyar tonu tarım ve hayvancılık sektörü, 276 milyon tonu ise enerji sektöründeki faaliyetlerden kaynaklandı.
İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan nitröz oksit emisyonu, özellikle tarımda nitrojen kullanımının yaygınlaşmasıyla artıyor.
Artan nüfusa paralel olarak gıda ihtiyacındaki artışla birlikte tarım faaliyetlerinin hız kazanması, nitröz oksit salımına yol açan gübrelerin toprağa daha fazla karışmasına neden oluyor.
Gıda ihtiyacını karşılamak için büyükbaş hayvancılığın ve su ürünleri yetiştiriciliğinin artması da nitröz oksit artışının ana nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. Büyükbaş hayvanların gübreleri ve bu hayvanların beslenmesinde kullanılan tahılların yetiştirilmesi emisyonları artırıyor.
En çok salım yapan ülkeler
Ülkelere göre emisyonlarda 536 milyon tonla Çin ilk sırada bulunurken, onu 279 milyon tonla Hindistan, 258 milyon tonla ABD, 191 milyon tonla Brezilya ve 75 milyon tonla Endonezya takip ediyor.
En yüksek salımın gerçekleştiği kıta Doğu Asya olurken, ikinci sırada Kuzey Amerika, üçüncü sırada Afrika ve dördüncü sırada Avrupa geliyor.
Tarımda sentetik nitrojen gübrelerin yüzde sekseninin Doğu Asya, Güney Asya ve Kuzey Amerika’da kullanılmasının böyle bir tabloyu ortaya çıkardığı belirtiliyor.
Küresel su ürünleri yetiştiriciliğinden kaynaklanan nitröz oksit emisyonlarının yüzde 71 ile yüzde 79’u Doğu Asya’da gerçekleşiyor. Güney Asya ve Güneydoğu Asya ise bu alandaki emisyonlarının yüzde 10 ile yüzde 20 civarından sorumlu.
“Okyanuslar ciddi bir nitröz oksit kaynağı”
AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan İngiltere’deki Newcastle Üniversitesi Doğa ve Çevre Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Sam Wilson, iklim değişikliğine ilişkin tartışmaların merkezinde enerji üretimi, ulaşım ve endüstriyel süreçlerin yer aldığını, bu nedenle nitröz oksidin karbondioksite kıyasla daha az konuşulduğunu söyledi.
Nitröz oksidin genellikle kamuoyunun gözünde daha az öne çıkan tarım ve arazi kullanımı uygulamalarıyla ilişkilendirilebileceğini belirten Wilson, okyanusların da ciddi bir nitröz oksit kaynağı olduğunu aktardı.
Küresel ısınma etkisi ile deniz suyu sıcaklıklarında yaşanan yükselişle beraber okyanus kaynaklı nitröz oksit emisyonlarının da artacağı uyarısında bulunan Wilson, küresel nitröz oksit emisyonlarının azaltılması için şu önerileri paylaştı:
“Tarım arazilerinde kullanılan gübrelerin azaltılması nitröz oksit emisyonunu düşürme stratejilerinden biri. Aşırı gübre, su yollarındaki amonyum miktarını artırıyor ve amonyumun mikroplarla etkileşime girmesi, nitröz oksit üretimine yol açıyor. Diğer bir strateji de atık su arıtma tesislerinde nitrojen döngüsünün verimliliğini artırmak. Çünkü burası aynı zamanda büyük bir nitröz oksit kaynağı.”
Muhabir: Yeter Ada Şeko