İSTANBUL (AA) – Türkiye denizleri ve iç sularındaki türlerin görüntülenmesi amacıyla SUFOD tarafından hayata geçirilen Türkiye Su Altı Canlıları Platformu (TUSACAN), çalışmalarına 2021’de başladı.
Platforma katkı sunan 160 su altı fotoğrafçısı, deniz bilimleri alanında uzman akademisyenlerin danışmanlığında kaydettikleri fotoğraf ve görüntülerle önemli bir veri kaynağı oluşturdu, oluşturmaya da devam ediyor.
Platform yaptığı bu çalışmayla yerli türlerin, denizlere yeni giriş yapan yabancı türlerin ya da popülasyonlarında artış veya azalma yaşanan türlerin kısa sürede tespit edilmesine ve gerekli önlemlerin alınmasına katkı sunmayı hedefliyor.
Su altı fotoğrafçıları, denizlerde kaydettikleri fotoğraf ve görüntüleri, yayın hayatına bu yılın ağustos ayında başlayan internet sitesine; nerede, ne zaman, hangi derinlikte ve hangi sıcaklıkta kaydettiklerine ilişkin bilgilerini sunarak yüklüyor. Siteye yüklenen görüntülerdeki türler, bilim insanlarının incelemesinden sonra isimlendiriliyor. Veri tabanına bu alanda çalışan bilim insanları sınırsız ulaşabilirken, vatandaşlar da siteyi ziyaret ederek türler hakkında bilgi sahibi olabiliyor.
Çalışmaları hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan SUFOD Yönetim Kurulu Başkanı ve su altı fotoğrafçısı Ateş Evirgen, derneklerinin kuruluş amacının su altı fotoğrafçılarını bir araya toplamak olduğunu belirterek, “Su altı fotoğrafçıları, suyun altında her yerden, insanların görmediği görüntüleri su üstüne taşıyarak çok önemli bir iş yapıyor. Çoğu insan, onların görüntüleriyle bu dünyayı tanıyorlar.” dedi.
– “Böyle bir çalışmanın 10-20 yıl sonra çok büyük bir değeri olacak”
Söz konusu fotoğrafların ve görüntülerin bir veri tabanında toplanmasının önemine vurgu yapan Evirgen, şu bilgileri paylaştı:
“Üniversitelerin, bilim insanlarının yapmak istediği çalışmaları gönüllü yapıyor, birçok bölgeden ve derinlikten görüntüler, özellikle de tür görüntüleri alıyoruz ki bunların değerini bizler de pek bilmiyoruz. Türkiye’de bunun takibini yapacak insanların bu belgelere ihtiyacı var. Bu yüzden TUSACAN gibi bir oluşuma gittik. Böyle bir çalışmanın 10-20 yıl sonra çok büyük bir değeri olacak. Platformda, canlılar nerede yaşıyor, nerede fazlalaşıyor, nerelerde azalıyor, hangi canlılar yeni geldi, hangileri yok oldu, bu soruların yanıtlarını sağlayacağız.”
Su altı fotoğrafçılarından istediklerinin Türkiye’deki deniz ve iç su canlılarının dağılımını, balıkları, algleri, su kuşlarını, memelileri ve gördükleri her şeyi görüntülemeleri ve bunları belli bilgilerle siteye yüklemeleri olduğunu aktaran Evirgen, bu sayede bilim insanlarına çok büyük bir katkı sağlama potansiyelleri bulunduğunu dile getirdi.
Kendisinin de 40 yıldır su altı fotoğrafı çektiğini ve deniz alanında çalışan bilim insanlarıyla bu sayede tanıştığını anlatan Evirgen, Türkiye denizlerinde gözlemlediği değişimle ilgi şunları söyledi:
“Son 10-15 yıldaki değişim belki 200 yıllık değişimden daha önemli. Bir fotoğrafım var, 10 yıl önce bana ‘Bunu Türkiye’de çektin.’ deselerdi inanmazdım çünkü tamamen Kızıldeniz görüntüsü var. İklim değişikliğinin denizlere etkisi çok hızlı oluyor, bazı türler tamamen gidiyor, bazı türler yeni ortaya çıkıyor. Son 10 yıldır Türkiye denizlerindeki değişim çok fazla çünkü çevre şartları türler için zorlaşmaya başladı, değişim çok hızlı oluyor.”
– “Türkiye denizlerinde biyoçeşitlilik açısında envanter eksiği var”
Platforma danışmanlık yapan bilim insanlarından İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cem Dalyan, Türkiye denizlerinde biyoçeşitlilik açısında envanter eksiği olduğuna değindi.
Deniz üzerine çalışan bilim insanları olarak ellerinden geldiğince su altında olmaya ve biyoçeşitliliği ortaya koymaya çalıştıklarını ifade eden Dalyan, “Ancak bizim çabalarımız, fonlarımız son derece yetersiz kalıyor. Sürekli dalış yapan Türkiye’deki su altı fotoğrafçıları bilim insanları için müthiş bir kaynak. Onların bilgi ve deneyimlerinin yanında, ortaya koydukları görsel kayıtlar, bizim ileride denizlerimizde oluşacak değişiklikleri açıklamak, yeni gelen canlıları tanıyabilmek ve ilk girişlerinin kaydını alabilmek açısından çok önemli.” değerlendirmesinde bulundu.
Dalyan, kurulan internet sitesi için bir hakem kurulu oluşturulduğunu, siteye yüklenen görsel kayıtların, bilimsel olarak incelendikten sonra yayınlanabilir hale geldiğini bildirdi.
Çalışmayı bir vatandaş bilimi projesi olarak nitelendiren Dalyan, su altı fotoğrafçılarının etraflarını fark ettiklerini ve ekosistemini tanıdıklarını, fotoğraf ya da video olarak kaydettikleri canlıları bu veri tabanına yükleyerek bilim insanlarının gözü kulağı haline geldiklerini vurguladı.
– “Bir yabancı türün erken tespiti önlem alabilmek için son derece önemli”
İklim krizinin denizlere ve biyoçeşitliliğe etkisinden bahseden Dalyan, “İklim krizinin etkisiyle ve özellikle insan faktörüyle denizlerimiz şu an çok hızlı değişiyor. Su altında yaşayan canlıların buna ayak uydurması çok zor. Denizdeki yapıyı o kadar hızlı değiştiriyoruz ki biyoçeşitlilik elemanları sürekli yer değiştiriyor, sürekli yabancı türler sularımıza geliyor ve bunlar sağlıklı popülasyonlar oluşturuyor. Daha sonra bu yabancı türlerin yerini başka yabancı türler alabiliyor.” sözlerini sarf etti.
Yabancı türlerin balıkçılık, insan sağlığı ve turizm sektörü başta olmak üzere birçok alanda olumsuz etkilere neden olduğunu işaret eden Dalyan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Asıl sorun; ekosistem etkileri daha uzun vadede kendini gösteriyor ve yaşadığımız ortam geri dönüşsüz şekilde değişiyor. Bir yabancı türün erken tespit edilmesi, önlem alabilmek için son derece önemli. Aslan balığının üreme başarısını düşürmek için balıkçılar ve dalgıçlar tarafından üreme dönemi öncesi avlanması gibi projeler geliştiriyor, benzer projelerle yabancı türlerin sularımızda yayılımını, istila hızını engelleyebilecek çözümler yaratmaya çalışıyoruz.”
Muhabir: Gülseli Kenarlı