İSTANBUL (AA) – Dünya, 2023 yılında iklim değişikliğinin etkilerini aynı anda farklı hava olaylarıyla mücadele ederek geçirirken kuraklık, sel felaketleri, orman yangınları, aşırı sıcaklık değerleri ve buzulların erimesi bu etkilerin başında geldi.
Mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları nedeniyle biriken karların erimesi, aşırı ve ani yağışlarla karşı karşıya kalınması gibi faktörler nehir ve deniz seviyelerinin yükselmesine yol açarken, yağış azlığı ve kuraklık gibi nedenler özellikle nehirlerin su seviyelerinin düşmesine neden oluyor.
Avrupa Birliği’ne (AB) bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nin verilerine göre, küresel deniz suyu seviyesi 1993’ten bugüne her yıl ortalama 3,3 milimetre olmak üzere 30 yıllık zaman diliminde toplam 9,7 santimetre yükseldi. Küresel deniz seviyesindeki artışın yüzde 30’u suların ısınması sonrası meydana gelen termal genleşmeyle, geriye kalan yüzde 70’lik kısım ise buzulların erimesiyle bağlantılı yaşandı. Avrupa’daki deniz suyu seviyesinde ise son 30 yılda, yıllık 2-4 milimetre artış kaydedildi.
İsviçre’den başlayan ve Fransa sınırından geçtikten sonra Almanya’yı da aşarak Hollanda’dan Kuzey Denizi’ne dökülen 1230 kilometre uzunluğundaki Ren Nehri, Almanya’nın gelişmiş sanayi bölgelerinin tedarik zincirine bağlantısını sağlıyor. Yaz boyunca kuraklığa bağlı su kayıpları ile mücadele eden nehir, kış mevsiminin gelmesiyle aşırı yağışlarla boğuşuyor.
Son dönemde nehirdeki su seviyesinde yaşanan artış küresel deniz ticaretini sekteye uğratırken, Ren Nehri’nin Almanya’nın güneyine denk gelen kısmında su seviyesinin ani yükselişi sonrası bölge gemi geçişine kapatıldı. Avrupa için önemli bir deniz ticareti merkezi olan Ren Nehri’nde su seviyesinin yükselmesi, gemilerin nehirdeki köprülerin altından geçebilmek için ihtiyaç duyduğu mesafeyi azaltarak gemi geçişini engelliyor. Bu nedenle nehri kullanamayan şirketler ise gemilerin ilerleyebileceği alternatif su yolları arıyor.
“Deniz yolu, hava yolundan 90 kat daha az karbon emisyonuna neden oluyor”
Nehirlerin su seviyesinde yaşanan değişimlerin deniz taşımacılığına etkilerine ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Kıran, deniz taşımacılığı olmadan kıtalararası ticaret, ham madde nakliyesi, uygun fiyatlı gıda ithalat ve ihracatının mümkün olamayacağını söyledi.
Kıran, “Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 85’i, Türkiye’nin ise dış ticaret yüklerinin yaklaşık yüzde 87’si deniz yoluyla taşınmaktadır. Deniz taşımacılığının yükleri ucuza, büyük hacimlerde ve minimum çevresel ayak iziyle taşıdığı görülmektedir. 1 ton yükün 1 kilometre mesafeye taşınmasında deniz yoluna kıyasla demir yolunda 6 kat, kara yolunda 19 kat, hava yolunda 90 kat fazla karbondioksit emisyonu oluşmaktadır.” dedi.
Dünyada yaklaşık 66 bin gemi ile sürdürülen açık deniz ticaretinin, boğaz, kanal, nehir ve geçit gibi düğüm noktalar ve limanlarda yaşanabilecek, deniz trafiğini sekteye uğratabilecek herhangi bir kaza veya iklim olayından etkilenebileceğini dile getiren Kıran, bu durumun küresel ekonomiye büyük ölçekte zarar verebileceğini aynı zamanda mal ve ürünlerin ihtiyaç duyulan ülke ve bölgelere taşınmasında meydana gelebilecek kesinti ve gecikmelerin de tedarik zincirinde bozulmalara yol açarak insani boyutta kriz ve risklere neden olabileceğini kaydetti.
Süveyş Kanalı’nda kum fırtınası ve kötü hava koşullarına bağlı görüş mesafesinin düşmesi sonucu 24 Mart 2021’de Ever Given isimli konteyner gemisinin karaya oturması ve sıkışması sonucu kanalın bir süre kapalı kaldığını, deniz trafiğinin durduğunu ve gemilerin kanalın her iki tarafında uzun kuyruklar oluşturduğunu hatırlatan Kıran, ham petrol, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ile pek çok ürün sevkiyatında aksamalar yaşanan süreçte küresel ticaretin günlük 10 milyar dolar civarında zarara uğradığını bildirdi.
Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 6’sının sağlandığı Panama Kanalı’nda, küresel ısınma nedeniyle beklenenden daha az yağış düşmesi sonucu meydana gelen kuraklık sebebiyle deniz ve nehir seviyelerinde yaşanan düşüşün deniz ticaretini olumsuz etkilediğine değinen Kıran, şöyle devam etti:
“Atlas Okyanusu ile Pasifik Okyanusu’nu birbirine bağlayan kanalda gemi trafiğinde aksamalar meydana geldi. Bu dönemde gemi geçişleri kademeli olarak azaltılırken, normal zamanlarda günde ortalama 36 geminin geçtiği kanalda 8-30 Kasım 2023 tarihlerinde sadece 24 geminin geçişine izin verilebilmiş, gemilerin taşıdıkları yüklere de sınırlamalar getirilmişti. Kanaldaki trafiğin aksaması 170’e yakın ülkeyi ilgilendirirken, navlun fiyatlarının da yükselmesine neden oldu.”
Öngörülemeyen olaylar deniz ticaretinde aksamalara yol açıyor
Boğaz ve kanallarda yaşanabilecek sorunun deniz ticaretini sekteye uğratabileceği, deniz seviyesinde yaşanabilecek artışın ise kıyı bölgelerdeki tesis ve limanların altyapısını tahrip ederek yine deniz ticaretinde aksamalara yol açabileceği uyarısında bulunan Kıran, deprem sonrası meydana gelen tsunami ve fırtınaların da deniz yolu taşımacılığı güzergahlarında normal şekilde devam eden rotaların değişmesine neden olabileceğinin altını çizdi.
Kıran, deniz ticaretinin gelecekteki seyrini etkileyebilecek potansiyel tehlikeler ve iklim değişikliğinin etkilerinin takip edilerek olası risklerin değerlendirilmesi gerektiği tavsiyesinde bulundu.
Denizcilik sektöründe dekarbonizasyon ve sıfır emisyonlu gemilerin gelişimi için çalışmaların sürdüğünü anlatan Kıran, bu kapsamda iklim değişikliğine uyum sürecinde atılabilecek adımları şu şekilde sıraladı:
“Deniz yolu taşımacılığında kullanılan gemilerin ve diğer araçların daha verimli ve çevre dostu hale getirilmesi için teknolojinin geliştirilmesi büyük önem arz ediyor. Bu doğrultuda, yenilikçi yakıt teknolojileri, daha verimli gemi tasarımları geliştirilmelidir. Gemilerin daha verimli ve çevre dostu bir şekilde operasyon yapmasını sağlayacak liman altyapısının geliştirilmesi ile limanlarda enerji verimliliği önlemleri alınmalı, atık yönetimi sistemleri de geliştirilmelidir. Ancak sonuç itibarıyla deniz ticaretinin devamlılığını ve sürdürülebilirliğini sağlamak, küresel bir çaba gerektirmektedir. Tüm ilgili ülkeler, kurum ve kuruluşların işbirliği içinde hareket etmesi ve bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmesi büyük önem arz etmektedir.”
Muhabir: Yeşim Yüksel