İSTANBUL (AA) – Arıboğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dijital kapitalizmin aslında bir veri toplama mekanizması olduğunu aktararak, yeni sermayenin para değil, veri olduğunu söyledi.
Pandemi krizinin herkesin biyolojik bir varlık olarak sistemin merkezine gönüllü bir biçimde verilerini aktarmayı sağladığını vurgulayan Arıboğan, “Giderek hepimiz birer dijital varlığa dönüştük. Her birimizin yaptırdığı aşı, sağlık sistemine girişi, online yaptığımız alışverişlerin listesi, banka hesapları… Bunların tamamı hepimizi birer dijital veri deposuna dönüştürdü.” diye konuştu.
Arıboğan, algoritmaların çalıştığına işaret ederek, “Pembe gömlek seviyorsanız, tavuk yemeyi seviyorsanız, yanında bulgur pilavı alıp, şurada tatil yapıp, burada eğitim görüyorsanız, etnik kökeniniz buysa, siyasal davranışınızın sonucunda da şu partiye oy vereceğiniz aşağı yukarı tespit edilebiliyor.” dedi.
Dijitalleşmenin belli açılardan fırsat eşitliği sağladığını aktaran Arıboğan, şunları kaydetti:
“Toplumun her kesiminin ulaşabileceği; cinsiyet, etnik, mezhepsel, ulusal ayrım gözetmeden belli birtakım merkezlere ulaşımı sağlıyor. Alışveriş, eğitim alma imkanını, sağlık eşitliğini sağlıyor. Harvard’ın kütüphanesine Türkiye’nin her yerinden, bir köyünden bile girebilmek mümkün hale gelebiliyor. Dijitalleşmenin bu anlamda bir eşitleyici özelliği var. Bu aynı zamanda eşitsizliğin farkındalığını yitirmemize de yol açıyor. Bir yandan da büyük eşitsizliklerin varlığının sürmesi için bir altyapı oluşturuyor.
Yapay zekanın yapay süper zekaya doğru geçişiyle artık kendi kendine öğrenen yeni bir zeka türünden bahsediyoruz. İnsanlık için bir tehlikeye de dönüşebilir. Bunun üzerine çok ciddi görüşmeler yapılıyor. Tıpkı nükleer füzelerin sınırlandırılmasıyla ilgili birtakım anlaşmalar gibi tahmin ediyorum yapay zekanın sınırlandırılmasına, yani gelişiminin en azından yavaşlatılmasına dönük belli alanlarda devletler arası bir girişim de söz konusu olacaktır.”
“Tüketicilerin her biri reklam verenlere satılıyor”
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan da dijital kapitalizmin en önemli özelliğinin, sermayesinin bilgi olduğunu söyledi.
Bugün dijital kapitalizmin gelişmesine etki eden en önemli mecraların internet ortamı üzerindeki platformlar olduğuna işaret eden Erdoğan, “Eskiden bir ürünü siz 100 kişilik ya da 1.000 kişilik bir pazara ulaştırabiliyorken, günümüzde dijital kapitalist sistemin araçları sayesinde milyarlarca kişiye ulaştırabilirsiniz. Dijital kapitalizmin en önemli sorunlarından bir tanesi de emeği disipline etmek için çeşitli teknolojileri kullanması; işçilerin çalışma saatlerini, davranış biçimlerini, her şeyi geçmiş kapitalist araçlara göre çok daha sofistike bir şekilde kontrol edebilme becerisinde yatmakta.” diye konuştu.
Erdoğan, bilginin meta haline gelip satıldığına vurgu yaparak, “Daha da önemlisi dijital kapitalizmde tüketicilerin her biri reklam verenlere satılıyor. Dijital kapitalizm platformları aracılığıyla birtakım hizmetleri ücretsiz ya da ücretsize yakın, çok ucuz fiyatlara sunuyorlar. Bedavaya dünyanın çok uzaklarındaki insanlarla haberleşiyoruz. Bunlar, eskiden çok masraflı olan işlerdi. Bütün bunlar bize bedava sunuluyor. Her bir yemeğin aslında bir fiyatı vardır. Bu platformlar da karşılığında bizden bilgiler topluyor. Gerçek üretim yapan insanlara bunları veriyor. Onlar da bizim bütün psikolojimizi ve bütün davranış biçimlerimizi öğrenerek tam ihtiyaçlarımıza uygun, hatta kişiye özgü yeni ürünler üretiyor.” dedi.
Dijital kapitalizm sürecinde yaşanan tekelleşmeye dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
“Dijital kapitalizmde en büyük zenginlere baktığımızda babadan zengin değiller. Ancak 10-15 yıl içinde bunlar piyasanın içinde tekelleştiler ve yeni startup’ların piyasaya girmesine ya engel oluyorlar ya da onlar belirli bir aşamaya geldikten sonra onları satın alıyorlar. Tekellik durumlarını ya da o oligarklık durumlarını devam ettiriyorlar. Bu açıdan baktığımızda piyasaya girmek konusunda herkesin eşit imkanı var. Ama piyasada büyüme konusunda yollar o kadar açık değil. Sosyal medya platformlarının en önemli hedefi mümkün olduğu kadar çok kişiyi kendilerine çekip mümkün olduğu kadar da çok insanları o mecranın içinde tutabilmek. Ama tutulduğunuzun da farkında değilseniz aslında… Köleleşiyorsunuz ama köle olduğunuzun farkına varmıyorsunuz. Yani hepimiz sosyal medya platformlarının gönüllü kölesiyiz. Dijital kapitalizmin yürüyebilmesi ve varlığını devam ettirebilmesi için paranın hareket etmesi gerekiyor.”
“Kapitalizmin en ileri noktasındayız”
Prof. Dr. Barış Erdoğan, kripto paraların dijital kapitalizmin en önemli araçları haline geleceğini düşündüğünü ifade ederek, kapitalizmin en önemli masraflarından biri olan çalışan masraflarının ortadan kaldırılması için yapay zekaya yatırımların daha fazla artacağını söyledi.
Mümkün olduğu kadar az insanı çalıştırıp çok kar etmenin yolunun yapay zekadan geçtiğine işaret eden Erdoğan, “İnternetin tamamen demokratik bir platform olduğu algısı büyük bir yalandır. Bir platformu birisi yönetiyorsa, ağa birisi sahipse istediği zaman kilidi kapatabilir, sansürleyebilir ya da görünmez kılabilir. O yüzden bu platformlar demokratiklik kisvesi altında algıları yöneten önemli araçlardır. Şimdi bu dijitalleşmeyle beraber kapitalizmin bugünkü teknoloji çerçevesinde altın çağındayız ve en ileri noktasındayız. Ama kapitalizmin en büyük özelliği sürekli kendini yenileme kabiliyetidir. Ben bunun da ilerisine geçeceğine inanıyorum.” şeklinde konuştu.
Muhabir: Abdulkadir Günyol,Tolga Yanık