KOCAELİ (AA) – Çocukluk çağında tip 1 diyabet teşhisi alan bireyler, yemek yiyebilmek için ömür boyu insülini dışarıdan almak zorunda kalıyor. Günde en az dört kez insülin yapılması gerekiyor, dikkat gerektiren diyabet yönetimi hayatı da zorlaştırabiliyor.
Jones’a göre, pankreası taklit eden yapay zeka sistemlerinin devreye girmesiyle hastaların diyabeti düşünmediği günler başladı. Yapay zeka destekli sensörler ve pompalar, hastaların kan şekerini sürekli izleyerek insülin dozlarını otomatik olarak ayarlıyor ve hastaların yaşam kalitesini artırıyor.
Prof. Dr. Filiz Mine Çizmecioğlu Jones, AA muhabirine, her zaman yanlarında doktor veya hemşire olmayacağı için hasta ve ailesinin diyabeti nasıl yöneteceklerini bilmesini gerektiğini, bu nedenle diyabetlilerin sağlıkçıların birçoğu kadar hastalığın yönetimini bildiklerini ifade etti.
İnsülinin keşfinden önce tip 1 diyabetlilerin yaşam süresinin çok kısa olduğunu, keşifle diyabetlilerin yaşamının değiştiğini anlatan Jones, yine de günde 4 defa parmaktan kan şekeri ölçüp 4 kez insülin yaparak 24 saati yönetmenin zorluğuna dikkati çekti.
“Sensör ve pompayı yapay zeka yardımıyla konuşturabiliyoruz”
Jones, insülinin keşfinden sonra ikinci dönüm noktasının sürekli kan şekeri izleme ve sürekli insülin verme sistemlerinin ortaya çıkması olduğunu işaret ederek şöyle bilgi paylaştı:
“Şimdi 5 dakikada bir doku sıvısından kan şekeri ölçen sistemler var. Bozuk para büyüklüğünde sistemler. Bunu kola, göbeğe, vücudun bir yerine yüzeyden uyguluyoruz. Cilt altına inen küçük bir kanül (iki ucu açık, esnek yapılı tüp) var. Bu kanül, doku arasındaki sıvıdan kan şekerini büyük doğrulukla ölçüyor ve gelecek yarım saatte şeker yükselecek mi, düşecek mi, ne kadar yükselecek, ne kadar düşecek, stabil mi gidiyor, bunu gösteriyor. Bu sensörler çok büyük çığır açtı ve parmağı delip şeker bakmak ile sensörle şeker izlemi arasında çok büyük fark olmaya başladı.”
Yine son yıllarda sürekli insülin veren setsiz pompaların ülkeye geldiği bilgisini veren Jones, sensör ve pompanın takıldığı uygulamada yapay zekanın da yardımıyla bu aksamlar arasında irtibat sağlandığını aktardı.
Jones, “Sürekli insülin veren sistemler, kan şekerinin yükselme, düşme eğilimlerine göre eğer kan şekeri ilerleyen dakikalarda düşecekse insülin vermeyi kesiyorlar. Yemek yedikten sonra kan şekeri yükseliyorsa, araya küçük küçük insülin enjeksiyonlarıyla girerek kan şekerini dengeye getiriyorlar.” diye konuştu.
Yapay zeka yardımıyla kan şekerini ölçen sensör ve insülin enjeksiyon pompasını konuşturarak kan şekerinin hedef aralıkta kalmasını sağlayabildiklerini bildiren Jones, “Bu da bence diyabet tedavisinde insülinin keşfinden sonra ikinci dönüm noktası. Artık yapay zekanın her şeye girmesi, özellikle insülin uygulama ve kan şekerinin sürekli izlenmesiyle diyabet tedavisinde gerçekten çok hızlı, çok büyük değişimlere sebep olacak.” değerlendirmesinde bulundu.
“Sensörle pompayı konuşturabilmek aslında yapay pankreas”
Jones, hastaların diyabeti düşünmeden yaşamlarını sürdürmek istediğine değinerek şunları kaydetti:
“Yani biz diyoruz ki onlara, ‘Artık pankreasımız çalışmıyor. Bunun yerine beyninizi koyacaksınız’. Devamlı düşünecekler. ‘Bu yemeği yersem ne kadar karbonhidrat gelecek? Ne kadar insülin yaparsam kan şekerimi ne kadar düşürecek? Aktivite ne kadar bunu etkileyecek? Kan şekeri insülinimi nereden yaparsam daha hızlı etki gösterecek?’ Halbuki bu sistemler yapay zekanın yardımıyla diyabetliyi tanıyıp onlara bir günlerini çok da fazla düşünmeden, günlük yaşam aktivitelerini normal şekilde sürdürme olanağını sağlayıp sağlıklı yaşam şansı veriyor.”
Yapay zekayla artık hastaların diyabeti düşünmediği günlerin başladığını dile getiren Jones, “Geçen seneden bu seneye bile değişim çok fazla. Sensörle pompayı konuşturabilmek aslında yapay pankreas. Kapalı sistem dediğimiz sensör ve pompanın konuşmasını sağlamak, aslında yapay pankreası cilt yüzeyinden uygulayabilmeniz demek.” ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Jones, bu sistemlerin yaygınlaştırılması için ekonomik engellerin aşılması gerektiğini, diyabetli çocukların setli veya setsiz pompalar, sensörlerle çok daha sağlıklı, uzun ömürlü, normal yaşam sürebileceklerini sözlerine ekledi.
Muhabir: Şahin Oktay