Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İsrail'in Gazze'deki saldırıları “sadece savaş suçu değil soykırım suçudur” değerlendirmesi

Prof. Dr. Berdal Aral, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yaptığı son saldırılara ilişkin, “İsrail’de tüm sorumlu yetkililerin uluslararası mahkemede soykırım suçundan yargılanması gerekiyor.” dedi.

Prof. Dr. Berdal Aral,

İSTANBUL (AA) – İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aral, AA muhabirine, İsrail’in Gazze’deki saldırılarının uluslararası hukuki boyutunu değerlendirdi.

İsrail’in, 17 Ekim’de Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’nde yüzlerce kişinin ölümüne neden olan saldırısına ilişkin Aral, şu değerlendirmede bulundu:

“Saldırıda 2 kişi bile ölse bu bir suçtur fakat bu çok korkunç bir rakam. Şu anda yaşanan bir soykırım. Bu saldırıları sadece savaş suçu olarak görmek yeterli değil. İsrail’in Gazze’deki son saldırıları soykırım suçu kategorisine giriyor. İsrail şimdi savaşı bitirse, tüm sorumlu yetkililerin uluslararası mahkemede soykırım suçundan yargılanması gerekiyor.”

“İsrail, BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne göre suç işliyor”

Aral, İsrail’in Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne göre suç işlediğinin altını çizerek, sivilleri aç ve susuz bırakıp ölüme terk etmenin de soykırım olduğunu kaydetti.

İsrail’in 2007’den bu yana Gazze’yi abluka altında tutarak savaş suçu işlediğini ifade eden Aral, Gazze’de yıllardır en temel ihtiyaçların giderilememesinin, yaşam hakkının engellenmesinin ve insanların toplu olarak cezalandırılmasının başlı başına insanlık suçu olduğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Aral, İsrail’in sivil veya asker ayrımı yapmadığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, ‘insansı hayvanlarla savaşıyoruz’ diyerek hakaret etti. Bu tür söylemler soykırım süreçlerinde kullanılır. İsrail devleti, tüm yapılarıyla Gazze’nin yok edilmesi gereken bir yer olduğu konusunda ittifak halinde. Nasıl ki Bosna’da ve Ruanda’da soykırım yaşanmışsa 2023’te Gazze de insanlığın hafızasına kazınmış bir soykırım örneğidir.”

Savaşın da hukuku olduğunu anımsatan Aral, “İsrail’in Gazze’deki saldırılarında ihlal edilebilecek her uluslararası kuralın ihlal edildiğini görüyoruz. Bırakın savaşta yaralanmış insanları korumayı, hastanede tedavi gören siviller bile İsrail tarafından katledildi.” dedi.

“Umarım ki insanlık gereğini yapmaktan yana olur”​​​​​​​

Aral, İsrail’in saldırılarına karşı sadece kınama yayınlamanın anlamı olmadığına vurgu yaparak, “Uluslararası toplumun soykırım suçunu önleme ve cezalandırma yükümlülüğü var. BM Güvenlik Konseyinin, soykırım suçu işleyen İsrail’e karşı gerekli tedbirleri alması gerekiyor. Şu an Gazze’de yaşananlar korkunç, utanç verici, insanlığın yüz karası. Her şey gözümüzün önünde oluyor. Kimse haberinin olmadığını söyleyemez.” şeklinde konuştu.

İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT), 1969’da Mescid-i Aksa’nın kundaklanmasının ardından kurulduğunu hatırlatan Aral, şu ifadeleri kullandı:

“İİT, İsrail’e karşı gerekli kapsamlı yaptırımları alamıyorsa o zaman bu örgüt ne işe yarar? Artık insanlığın bittiği ve soykırımların rutin haline geldiği Gazze’de de tepki veremiyorsa, bu örgütün kapatılması gerekir. Arap Birliği toplandı ve uluslararası örgütleri harekete geçmeye çağırdı. Peki Arap Birliğine üye 22 Arap devleti ne işe yarar?”

Aral, ABD gibi emperyalist devletler dışında tüm dünyanın Filistin halkının yanında yer aldığını belirterek, “Yapılabilecek tüm zulümler yapıldı sözün bittiği yere gelindi. Hala kınama kararlarıyla yetinmek bizi insanlığımızdan eder. Uluslararası örgütler hiçbir işe yaramıyorsa kapatılmalı ya da artık gereği yerine getirilmeli. Umarım ki insanlık gereğini yapmaktan yana olur.” ifadesini kullandı.

İsrail-Filistin çatışması

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı saldırı başlatmıştı.

Gazze’den İsrail yönüne binlerce roket atılırken Filistinli silahlı gruplar Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı’na baskın düzenleyerek burayı ele geçirmişti.

Silahlı gruplar daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne saldırı başlatmıştı.

Gazze’den düzenlenen saldırılarda 306’sı asker 1400 İsraillinin öldüğü, 3 bin 968 İsraillinin yaralandığı aktarılmıştı.

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in Gazze’ye saldırılarında 1524’ü çocuk 3 bin 785 kişinin öldüğünü, 12 binden fazla kişinin yaralandığını duyurmuştu.

İşgal altındaki Batı Şeria’da da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 77 Filistinlinin öldüğü belirtilmişti.

İsrail’in saldırılarında 13 gazeteci yaşamını yitirmişti.

Lübnan sınırında 8 Ekim’de İsrail ordusu ile Hizbullah arasında başlayan çatışmalarda ise 12 Hizbullah, 2 İslami Cihad üyesi, biri gazeteci 3 sivil hayatını kaybetmişti.

Lübnan tarafından düzenlenen saldırılarda da 2 İsrail askeri ve bir İsrailli sivil yaşamını yitirmişti.

İsrail’in Gazze’deki El-Ehli Baptist Hastanesi’ne 17 Ekim’de düzenlediği saldırıda 471 kişi hayatını kaybetmiş, 28’i ağır 342 kişi yaralanmıştı.

Muhabir: Şule Özkan