Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

‘Turbun büyüğü Kıbrıs’ta’ tartışması: Ankara 3 yıl sonra Falyalı’nın ‘şantaj kasetleri’nin peşine neden düştü?

2022’de öldürülen Halil Falyalı’nın rüşvet çarkını yöneten Cemil Önal’ın itiraflarında ilk kez Hakan Fidan’ın ismi de zikredildi. İddiaya göre Fidan, Yasin Ekrem Serim’i Kıbrıs’a büyükelçi olarak şantaj kasetlerini alması için göndermişti. Ankara’nın kasetlerin peşine neden yıllar sonra düştüğüyse bir muamma

2022'de öldürülen Halil Falyalı’nın rüşvet çarkını yöneten Cemil Önal’ın itiraflarında

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve tutuklanmasının ardından başlayan protestolar sürerken, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan operasyonlarda yeni sayfalar açılacağına dair “turbun büyüğü heybede” sözlerini yineliyordu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise geçen hafta “Kıbrıs kadar büyük bir turp var” çıkışını yaptı, “Her şeyi göze alacak savcılar aranıyor” çağrısında bulundu.

Özel, Kuzey Kıbrıs’ta üç yıl önce öldürülen kumarhane patronu Halil Falyalı’nın uluslararası yasadışı bahisten elde ettiği geliri yöneten Cemil Önal’ın Hollanda’da yaptığı açıklamalara işaret etmişti.

Cemil Önal 25 Mart’ta Hollanda’da tutulduğu cezaevinden tahliyesinden kısa bir süre önce cezaevinde Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi’nden (OCCR) gazetecilere mülakat verdi.

Tahliye sonrası ise Bugün Kıbrıs gazetesi genel yayın yönetmeni Ayşemden Akın’a konuştu.

Önal her iki mülakatta da Türkiye’ye iade edilirse hayatta kalamayacağını öne sürüyor ve Falyalı cinayetiyle bir ilgisi olmadığını, devlet yetkililerine yapılan yasadışı ödemelerle ilgili elinde bulunan bilgi ve belgeler nedeniyle hedef haline geldiğini iddia edıyordu.

‘ABD ve Hollanda istihbaratına verdiği bilgilerle koruma altına alındı’

Bugün Kıbrıs’taki mülakatta Önal’ın “Amerikan ve Hollanda istihbaratına verdiği belgelerle koruma altına alındığı” bilgisine de yer veriliyordu.

Halil Falyalı’nın Şubat 2022’de Girne’de düzenlenen silahlı saldırıda şoförüyle birlikte öldürülmesi sonrası Türkiye’de yapılan yargılamada cinayetten Söylemez Kardeşler Çetesi sorumlu tutulmuş, suçlamaları reddeden Mustafa Söylemez ağırlaştırlmış müebbet hapse mahkum edilmişti.

Halil Falyalı’nın finans işlerini yöneten Cemil Önal hakkında ise Türkiye, cinayeti planlayan “beyinlerden biri” olduğunu belirtilen bir Interpol yakalama emri çıkarmıştı.

Önal Aralık 2023’te Hollanda’da yakalanmış ancak Türkiye’ye iade edilmemişti. 16 ay tutukluluktan sonra tahliye edilen Önal şimdi tutuksuz olarak Hollanda’da yargılanmaya devam edecek. Önal’ın Hollanda ve ABD istihbaratına da 20 saat boyunca 130 sayfa ifade verdiği haberleri basına yansıdı.

Önal’ın tahliyesinden sonra Bugün Kıbrıs’a yaptığı açıklamalar geçen haftanın ana gündemlerinden biriydi. Ancak Türkiye basınında gündem olmayan çarpıcı iddiaları daha tahliye olmadan bir ay önce cezaevindeyken OCCR’ye verdiği mülakatlarda dile getirdi.

Çoğu Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’tan iktidar partisi yetkililerine ayda 15 milyon dolar rüşvet

Halil Falyalı ile çalışırken uluslararası yasadışı bahisten elde edilen milyonlarca dolarlık geliri nasıl akladıklarını, Belarus, Malta, İngiltere, BAE, Kıbrıs ve Türkiye üzerinden yasadışı bahis paraları trafiğini anlatan Önal, Falyalı’nın örgütü adına, çoğunluğu Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’taki iktidar partisi yetkilileri olmak üzere, ayda yaklaşık 15 milyon doları “sponsorluk” ödemeleri adı altında kişisel olarak kendisinin aktardığını söylüyordu.

Önal bu ödemelerin çoğunun nakit olarak teslim edildiğini, bazı transferlerinse kuyumcu ve döviz büroları aracılığıyla ayarlandığını, dolayısıyla ödemelerin izinin sürülmesinin zor olduğunu öne sürüyordu.

Halil Falyalı’nın ölümünden 2 yıl sonra Aralık 2024’te Türkiye’de hazırlanan yasadışı bahis çetesi iddianamesinde Falyalı’nın eşi Özge Taşker Falyalı dahil 35 kişi “örgüt lideri” olarak yer alıyor. Cemil Önal hakkında ayrıca Türkiye’de hazırlanan 2018 tarihli bir iddianame de bulunuyor.

‘Türkiye’deki suçlamalar ‘komisyonunu doğru öde, kazandığın parayı biliyoruz’ demek için’

OCCR’ye verdiği mülakatta Önal hem geçen yılki iddianamenin, hem de 2018’de kendisi aleyhine suçlamalar getiren iddianamenin Türkiye’deki yetkililer için iki amaca hizmet ettiğini öne sürüyor:

“Örgüt tarafından ödenen rüşvetin gelirle orantılı olduğunu teyit etmek, ve örgüte devletin her an sert önlemler alabileceği yönünde aba altından sopa göstermek.”

Önal daha açık konuşup “Bu sadece Özge’yi korkutmak için. Başka bir deyişle, ‘Bizden para çalma, komisyonunu doğru öde, kazandığın parayı biliyoruz’ demek için” ifadesini kullanıyor.

Türkiye tarafından hazırlanan en son iddianamenin “boş” olduğunu öne süren Önal buna kanıt olaraksa suçlamalar kabul edildikten birkaç gün sonra Özge Taşker Falyalı’nın 41. yaş gününü kutlamak için Kuzey Kıbrıs’ta olmasına işaret ediyor.

Halil Falyalı’nın Kuzey Kıbrıs’taki lüks otelinin müdürlüğünü yapan Özge Taşker Falyalı’nın mülakatın yayımlandığı 13 Şubat haftasında, “önde gelen bir iş adamının televizyonda yayınlanan cenazesinde Kıbrıslı Türk liderin yanında durduğu” bilgisine de aynı mülakatta yer veriliyor.

Kasetlerden biri Fidan’ın oğluna ait iddiası

Önal tahliyesinden sonra Bugün Kıbrıs’a verdiği mülakatta ise Maksut Serim ailesini Halil Falyalı ile tanıştıranın kendisi olduğuna, Serim’in oğullarının Kıbrıs’taki konumunun Falyalı’ya bir “koruma zırhı” sağladığına odaklanıyor.

Önal Yasin Ekrem Serim’in Lefkoşa Büyükelçiliği’ne atanmasının arkasındaysa Falyalı’nın ölümünden sonra ailesinin eline geçen şantaj kasetlerini almakla görevlendirilmesinin yattığını iddia ediyor. İddialardan biri de şantaj kasetlerinden birinin Fidan’ın oğluna ait olduğu yönünde.

Daha önce Süleyman Soylu ve Fuat Oktay’a Falyalı tarafından rüşvet verildiği iddialarını dile getiren Önal’ın Falyalı’yla ilgili iddialarında ilk kez Hakan Fidan’ın adını zikretmesiyse dikkat çekiyor:

“Ekrem Serim, aynı zamanda Hakan Fidan’a çok yakın bir isimdi. Adeta onun asistanı gibi hareket ederdi. Hakan Fidan, onu oğlu gibi görüp her konuda desteklerdi. Falyalı ailesiyle olan ilişkileri de bu çerçevede yürütüldü. Hatta Hakan Fidan’ın oğlu Halit Fidan ile Hüsnü Falyalı arasında da bir tanışıklık vardı.”

‘Bu kasetleri al getir, devlet içinde yükselirsin’

Önal şöyle devam ediyor:

Hakan Fidan, Falyalı’nın elinde olduğu iddia edilen kasetlerle ilgili gelişmeleri duyunca, bu kasetlerin devletin eline geçmesini istedi. Bu görev için Ekrem Serim’i Büyükelçi olarak Kıbrıs’a gönderdi. Ona, ‘Bu kasetleri al, getir. Bu şekilde devlet içinde yükselirsin’ denildi. Ekrem kabul etti, Kıbrıs’a geldi. Özge Falyalı ile yakınlaştı. Görüşmeler otellerde değil, Özge’nin babasının evinde yapıldı. Aynı zamanda Mehmet Taşker’le de ev ortamında buluşmalar gerçekleştirdi.

Ekrem Serim, Kıbrıs’a geldiğinde ilk işi, çevresindeki tüm güvenlik personelini değiştirmek oldu. Kendi ekibini getirdi. Kasetleri almak için yoğun çaba sarf etti. Söylentilere göre toplamda 45 ya da 46 kaset vardı. Ancak Ekrem Serim bunlardan sadece 40 tanesini Ankara’ya teslim etti. Diğer 5 kaset kendisinde kaldı. MİT, bu eksikliği fark etti çünkü ellerinde kaset sayısıyla ilgili bilgi vardı.

Hakan Fidan, bu gelişmelerin ardından kasetleri İbrahim Kalın’a iletti. İbrahim Kalın da MİT Başkanı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a durumu aktardı. Eksik olan 5 kasette kimlerin olduğu tam bilinmese de, Binali Yıldırım’ın oğlu ve Hakan Fidan’ın oğlunun adının geçtiği iddialar var.

Sonrasında bu bilgiler Erdoğan’ın kulağına gidince durum değişti. Erdoğan, ‘Bu paralar neyin nesi, kasetlerle ilgili anlatılanlar doğru mu?’ diyerek Ekrem Serim’i Ankara’ya çağırdı. Maksut Serim devreye girdi, ‘Kasetler teslim edildi’ diyerek oğlunu savundu. Ancak Erdoğan, kasetlerin gerisi var mı yok mu tam olarak araştıracağını söyleyerek, ‘Ben sana güveniyorum babandan dolayı, eksik kaset varsa da git al ama seni elçilikten, babanı da görevinden alıyorum’ dedi.”

‘Falyalı’nın elindeki kasetler’i Sedat Peker 2021’de duyurmuştu

Halil Falyalı’nın elinde Kuzey Kıbrıs ve Türkiye hükümetlerinden devlet yetkilileri ve yakınlarına dair şantaj kasetleri olduğu iddiası ilk olarak 2021 yılında Sedat Peker tarafından dile getirilmişti. Peker’in işaret ettiği isimse Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’dı. Peker Erkam Yıldırım’ın Halil Falyalı’nın para trafiğini yürüttüğü kokain ticaretine Mehmet Ağar ile birlikte girdiğini söylemiş, ancak Yıldırım’ın bu işi kasetle şantaja uğradığı için yaptığını iddia etmişti.

Hatta Peker o yılın sonlarına doğru Falyalı’nın elindeki şantaj kasetlerinin kendi eline geçtiğini öne sürecek ve Deli Çavuş adlı sosyal medya hesabından Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersan Taner’e ait olduğu iddia edilen cinsel içerikli görüntüleri yayınlayacaktı. Ersan Saner görüntülerin kurgu olduğunu belirtecek ancak istifa edecekti.

Kuzey-güney arasında mafya işbirliği: Transferler Güney Kıbrıs’tan

Bugün Kıbrıs gazetesinde “Halil Falyalı Yaşıyor” başlığıyla yayımlanan dosyanın ikinci bölümünde Halil Falyalı’nın adanın güneyindeki mafya lideri Loukas Fanieros’la sıkı dostluğuna ve işbirliğine yer verildi.

Önal’a göre Curaçao’da kurulan şirketin hesabında sanal bakiyelerinde biriken paralar Güney Kıbrıs’ta şahıslar adına kurulan paravan şirketler üzerinden transfer ediliyordu. Para çekildikten sonra Loukas Fanieros himayesinde kuzeye ulaştırılıyordu.

Yasa dışı bahis gelirlerinin Curaçao ve Avrupa ayağından gelen nakit kısmı önce Rum tarafına, oradan da kuzeye aktarılıyordu: “Falyalı’nın oteli ya da ortak olduğu şirketlerin araçları Güney Kıbrıs’a geçerdi. Larnaka Havalimanı’ndan alınan nakit para, yine Fanieros’un himayesi altında havaalanından alınarak Kuzey Kıbrıs’a geçinceye kadar transferi sağlanırdı. Dönüş yolunda ise Kuzey Kıbrıs’taki polis teşkilatından Falyalıların çok yakın olduğu bir isim devreye girerdi.”

‘Hükümet kazancın büyüklüğünü fark edip yeniden komisyon istemesin diye…’

Önal Türkiye’deki siyasi iktidara ilişkin vahim bir iddiayı burada da dile getiriliyor. Buna göre Türkiye’deki bankaların devre dışı olmasının sebebi hükümetin kazancın büyüklüğünü fark edip yeniden komisyon talep etmemesiydi:

Para sınırı geçtikten sonra ilk durağı casino olurdu. Oradan da yerel bankalara dağılırdı. Ancak Türkiye bankaları bu süreçte devre dışıydı. Sebebi açık: Türkiye’deki siyasi otoritenin kazancın büyüklüğünü fark edip yeniden ‘komisyon’ talep etmemesi için. Ayrıca Falyalı kardeşler ABD’de aranıyordu ve Türkiye bankalarındaki hesaplarına tedbir gelebilirdi. Bu nedenlerle transferler yalnızca Kıbrıs’taki iki yerel bankada yapılırdı.”

Türkiye’de toplanan yasadışı bahis gelirlerinin ise dövizciler üzerinden aklandığı dile getirilirken şu ifadelere yer veriliyor:

Bu ağın başında Kilisli Abdullah ve Bilal Happani olduğu biliniyor. Happani, ABD’de İran ambargosunu delmekten yargılanan, Rıza Zarrab dosyasında adı geçen isimlerden biriydi. 2018’de Happani Kıbrıs’a da geldi. Happani’nin evinde bulunan yaklaşık 2 milyon dolar paraya rağmen dokunulmaması ise ‘Konuşursam devletin iç yüzünü açıklarım’ tehdidiyle açıklanıyor. Falyalı’nın bu yapıyla doğrudan bağlantısı vardı ve Türkiye’deki paraları Dubai’ye taşıyan kişi de yine Abdullah Happani’ydi.”

Belarus’taki kumarhane patronu Şener, Payfix iddianamesinde de geçiyor

Avrupa’da toplanan bahis paralarının Belarus’a oradan da Dubai’ye ve Güney Kıbrıs’a transfer edildiğini anlatan Önal’a göre biriken bu para Belarus’ta yasal sahibi Türkiye vatandaşı Mustafa Egemen Şener olan H Casino adlı kumarhanede aklandıktan sonra Şener’e ait özel uçakla Dubai’ye ve Güney Kıbrıs’a taşınıyordu.

Mustafa Egemen Şener ismi Türkiye’de Halil Falyalı’ya ait olduğu söylenen Payfix soruşturması kapsamında tutuklanan Erkan Kork’un iddianamesinde de yer alıyor.

Erkan Kork’un şikayeti üzerine gözaltına alınıp daha sonra serbest kalan gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel de Önal’ın iddialarının ardından geçen hafta Onlar TV’deki canlı yayında Mustafa Egemen Şener ismine işaret ettiler.

İddianamede gizli tanıkların Payfix’in asıl sahiplerinin Halil Falyalı ve Mustafa Egemen Şener olduğu yönündeki iddaları sanıklara sorulmuştu. Sanıklar bu iddiayı reddetmişti.

Soykan bir başka skandala daha işaret ederek şunları söyledi:

Payfix 2021’den beri kara para trafiğinde soruşturulan bir kurum. Yani bu yasadışı bahis paraları bu ödeme sisteminden gidiyor diyor. Kara para işi yaptığı takip edilen ve soruşturulan Payfix 2023’te İsraili bir firmaya ait olan Bank Pozitif’i satın alıyor.

Banka almak için BDDK’dan, Merkez Bankası’ndan lisanslar, MASAK’tan onaylar, istihbarat birimlerinden temiz raporları almanız lazım.”

İddianamede Erkan Kork’a, İsrailli firmalara bankanın devri için yapılan ödemeyle neredeyse aynı miktarın kısa bir süre sonra neden geri ödendiği de sorulmuştu.

Kara parayla alınan banka

Soykan buna dikkat çekerek şöyle dedi:

Yani şöyle düşünün. Bankayı almak için İsrailli firmaya parayı gönderiyorsun. Aynı para çok az farklarla sana geri geliyor. Yani kara parayla banka satın alıyorsun. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nde kara parayla banka satın alıyorsun, parayı İsraillilere gönderiyorsun, parayı geri alıyorsun, parayı aklamış oluyorsun ve bir bankan oluyor. Erkan Kork’a yine yanıt hakkı verelim, o bize ‘şantajcı’ filan der de. İfadesinde ‘bunlar benim kredi alımlarımla ilgili işlemlerdir, verdiğim teminatlardır, o paralar geri gelmiştir’ filan dıyor. Ama gayet iyi biliyoruz ki adlı makamlar emniyet makamları ve MASAK bunun kara paraya bir banka satın alınma işlemi olup o kara paranın geri alındığı fikrindeler.”

Murat Ağırel “Savcı da bu fikirde. Şu anda bizi yargılayan, bizi gözaltına alan savcı da aynı fikirde” diye eklerken, Soykan “Bu sadece Erkan Kork, Egemen Şener hikayesi değil. Bu Türkiye’nin hikayesi. Bu devletteki çürümenin hikayesi” dedi.

Devlet kasetler için neden 3 yıl sonra harekete geçti? ‘Belki de 2024’te bir gelişme oldu’

Timur Soykan Onlar TV’deki canlı yayında ayrıca Cemil Önal’ın Hollanda’ya Türkiye üzerinden kaçtığını ancak Türkiye’de yakalanmadığına da dikkat çekti:

Türkiye’de kaldı ve buradan Hollanda’ya kaçtı. Burada yakalanmadı. Çünkü Önal’ın konuşması bir kabus senaryosuydu. Bütün bağlantılarını biliyordu Halil Falyalı’nın.”

Önal’ın iddialarının soruşturulması gerektiğini ancak bazı çelişkiler de içerdiğini kaydeden Soykan kasetlerin gündeme geldiği 2021’de devlet harekete geçmezken 3 yıl sonra bunları almak için harekete geçtiği iddiasını sorgulayarak şunları söyledi:

Belki 2024’te önemli bir gelişme oldu, bilemiyoruz. O dönem bu kasetlerin Israil’in de eline geçtiği iddia edildi.”

Kaset peşinde 7 aylık büyükelçilikten 14 yıl öncesi: Erdoğan’ı protesto eden taraftara hakaret

Son olarak Yasin Ekrem Serim ismini Türkiye en çok Falyalı bağlantısı, Kuzey Kıbrıs’ta elde ettiği gelirlerle İngiltere’de yaptığı devasa gayrimenkul yatırımlarıyla hatırlayacak belki ama 14 yıl önce halka ettiği hakaret burada bir kez daha anılmayı hak ediyor.

2011’de henüz AB’den Sorumlu Devlet Bakanlığı’nda müşavir olan Yasin Ekrem Serim, Türk Telekom Arena’nın açılışında Erdoğan’ı protesto eden Galatasaray taraftarlarına “Geri zekalı kuş beyinliler” diye çıkışmıştı.

Serim sosyal medya hesabından taraftarları hedef alarak “Bole bi serefsizlik yok.. Nankorsunuz.. Kmin sayesinde o statda mac izliosunuz. Kim yapti lan o stadi size. Gerizekali kus beyinliler…” paylaşımı yapmıştı.

Serim Galatasaraylıların tepkisi üzerine Twitter hesabını kapatmıştı.

Dönemin AB’den Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış ise Serim’in tepki çeken paylaşımını soran gazetecilere “Saygı duyduğu bir lidere gösterilen vefasızlığa karşı o andaki hislerini dile getiren bir cümle yazdı. Haddini aştığının farkına vararak özür diledi hatta hesabını kapattı” demişti.