Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Dünyada bedeli en ağır ödenmiş demokrasi Türkiye demokrasisidir

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Dünyada bedeli en ağır ödenmiş demokrasi Türkiye demokrasisidir. Onun için kimsenin Türkiye’ye parmak sallayarak demokrasi dersi vermesine müsaade etmeyiz.” ifadelerini kullandı.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş,

TBMM (AA) – Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda düzenlenen “15 Temmuz Milletin Zaferi Paneli”nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin hem yakın döneminin hem de gelecek dönemine ilişkin tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan 15 Temmuz’u iyi bir şekilde anlamak, 15 Temmuz’dan dersler çıkararak yola devam etmek gerektiğini belirtti.

  • Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: Ülkemiz terörle çok etkili bir mücadele yürütüyor

15 Temmuz’da yaşananları, 15 Temmuz’un arkasındaki temel maksatları ve Türkiye’ye getirdiklerini, ödettiği bedelleri anlatmak, unutmamak ve unutturmamak zorunda olduklarını söyleyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“15 Temmuz akşamında çok şeyler yaşandı. O geceyi bütün sıcaklığıyla yaşamış birisi olarak şunu açıklıkla söyleyebilirim ki eğer saat 22.30-01.30 arasındaki o saat dilimleri içerisinde iş başka şekilde cereyan etseydi bugün burada olmayacaktık. O gün fevkalade iç içe geçmiş kumpasların olduğu bir geceyi yaşadık. Bir trenin lokomotifinin FETÖ olduğu ama her kompartımanda başka birilerinin var olduğu, hatta birilerinin ‘Şu tren gelsin, salimen gelirse ben de atlarım’ diye apronda beklediği bir ihanet gecesini yaşadık. Hiç şüphesiz bu ihanet gecesinde sadece içerideki bazı aktörler değil, dışarıda anbean gelişmeleri izleyerek, talimat veren ve içerideki çetelerin önünü açmaya çalışan grupların da olduğunu biliyoruz.”

Darbe girişiminin yaşandığı gecede önemli bedellerin ödendiğinin altını çizen Kurtulmuş, şöyle konuştu:

“Her şeyden evvel, hiç tereddüt etmeden, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ‘Sizi şehrin meydanlarına, havalimanına davet ediyorum’ çağrısını duyar duymaz, Cumhurbaşkanı’mızın ortaya koyduğu o liderliği, vizyonu görür görmez cesaretle sokaklara çıkan, ‘Ölürsem şehit, kalırsam gaziyim’ diyerek arkasında bıraktığı aile fertleriyle vedalaşarak meydanları dolduran yüzbinlerce kardeşimize şükranlarımızı ifade ediyoruz. O gece birçoğunu hastanelerde yaralı olarak da ziyaret ettiğimiz, duyduğu andan itibaren sokağa çıkarak, Genelkurmay’ın, Meclis’in önünde ve başka yerlerde ağır yaralanan insanların yaralı hallerinde bile o fevkalade üstün cesaret ve metanetlerini görmekten gerçekten milletimiz adına gurur duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. O akşam, hiç şüphesiz bugünkü Türkiye için en önemli şükran borcumuz olanlar ise bir kısmı gencecik yaşlarında bir kısmı olgun yaşlarında ‘Ya Allah’ diyerek canından vazgeçen 252 şehidimizdir.”

“FETÖ ve benzeri örgütlerle her platformda mücadeleye devam edeceğiz”

15 Temmuz’un, “bir bıçağın iki yüzü” gibi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, bu bıçağın bir yüzünde acı ve ihanet diğer yüzünde ise cesaret, kararlılık ve vatanseverlik olduğunu bildirdi.

Kurtulmuş, 15 Temmuz gecesi, Türk tarihinin bu topraklarda gördüğü en ağır ihanetlerden birine şahitlik edildiğini, darbecilerin önemli bir kısmının mahkemeler önünde sonradan hesap vermiş olmasının ise bir nebze de olsa o acıyı hafiflettiğini söyledi.

Numan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“En başından itibaren bu FETÖ’yü şöyle tanımladık. Dağ başlarında dumanlar olur, görürsün, yakalamaya çalışırsın elinden kaçar. Bunlar bir duman gibidir. Yakalanmasının oldukça zor olduğunu biliyoruz. Bugün bile FETÖ ve benzeri örgütlerin devletin içerisinde birtakım yapılanmalar içerisinde olması muhtemeldir, buna karşı uyanık olacağız. ’15 Temmuz bitti, darbeciler yakalandı ve işimiz bitti’ diye düşünürsek devlet aklı, devlet anlayışı olarak bir zaafa düşme ihtimalimiz vardır. Onun için FETÖ ve benzeri örgütlerle her platformda mücadeleye devam edeceğiz ve burada da topyekun millet olarak birlik ve beraberlik içerisinde olacağız.”

“Önemli bir cesaret, kahramanlık destanı o gece yazıldı”

Kurtulmuş, 15 Temmuz’un, Türk tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biri olduğunu, hemen hemen dünyadaki hiçbir milletin anlayamayacağı kadar önemli bir cesaret, kahramanlık destanının o gece yazıldığını ifade etti.

15 Temmuz’un hiç şüphesiz milletin önemli hasletlerini de ortaya çıkardığını söyleyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Bunların en başında gelen şey vatanseverliktir. Vatanın herhangi bir işgal, herhangi bir iç çatışma ve yabancı güçler tarafından işgal edilebileceğini hisseden milletimiz, oluk oluk meydanlara, sokaklara akarak bu darbe teşebbüsünü durdurmaya çalıştı. Çünkü vatansız kalmanın ne demek olduğunu biz hiçbir zaman görmedik ama vatansız kalanların ne kadar zor yaşadığına hep şahit olmuş bir milletiz. Onun için milletimiz, vatanseverliğini ortaya koydu, büyük bir cesaretle meydanlara çıktı ve darbeyi durdurdu.”

“Dünyada bedeli en ağır ödenmiş demokrasi Türkiye demokrasisidir”

Milletin bir büyük özelliğinin de demokrasiye sahip çıkması olduğunu söyleyen Kurtulmuş, “Diyebiliriz ki dünyada bedeli en ağır ödenmiş demokrasi, Türkiye demokrasisidir. Onun için kimsenin Türkiye’ye ve Türk milletine parmak sallayarak demokrasi dersi vermesine asla müsaade etmeyiz.” dedi.

Bu milletin, yeri geldiği zaman bütün farklılıkları bir kenara bırakarak bir ve beraber olabilmesinin bir başka özelliği olduğunu anlatan Kurtulmuş, “O akşam bunu en ileri seviyede gördük ve toplumun bütün kesimleri devleti, milleti, demokrasiyi, vatanı korumak için bir ve beraber bir şekilde hareket etti.” ifadesine yer verdi.

15 Temmuz’dan bazı dersler çıkardıklarını ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Her şeyden önce şunu çok açık bir şekilde ortaya koymamız lazım ki demokrasi olmazsa bu ülkenin de bu vatanın da bu devletin de işleyişinin eksik olacağı aşikardır. Türkiye, bu anlamda demokrasiyi, bütün kurum ve kurallarıyla en üst seviyede yaşatmak ve demokratik standartları yükseltmek mecburiyetindedir. Eğer güçlü bir demokrasi olursa orada FETÖ ve benzeri birtakım paralel yapılanmaların ortaya çıkması mümkün değildir.

Demokrasinin en üstün şekilde işleyebilmesi için herkesin anayasal düzene bağlı olduğu güçlü bir siyasal yapının ortada olması ve geliştirilmesi için canla başla, gayretle çalışıyoruz. Özellikle son dönemde hız verdiğimiz yeni anayasa çalışmalarımızın Türkiye’de güçlü bir demokrasinin tesisi, milletin iradesinin her şeyin üzerinde olması için ortaya konulacak siyasal bir çabanın önemli bir kaldıracı olduğunu da ifade etmek isterim.

Türkiye bu anlamda demokrasisi en üstün ülkelerden birisi olmak durumundadır. Çünkü demokrasi olmazsa siyasi iradenin gerçekleşmesi mümkün olmaz. Demokrasi tam manasıyla olmazsa fikir ve inanç özgürlüklerinin sağlanması mümkün olmaz. Eğer demokrasi tam manasıyla tesis edilemezse ülkede ekonomik kalkınma ve kalkınmanın tabana yayılması gerçekleştirilemez. Demokrasi, sadece şekli bir yönetim tarzı değil, içselleştirilmiş bir hayat biçimidir. Türkiye, inşallah bu standartlarını yükselterek yoluna devam edecek. Cumhuriyet’imizin ikinci asrında, bugünden çok daha güçlü bir şekilde, her bakımdan; anayasasıyla, demokratik kurumlarıyla ve devlet yapısıyla daha güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz.”

Kurtulmuş, 15 Temmuz’dan çıkarılacak önemli derslerden birinin, devletin kurum ve kuruluşlarının yapılanmasındaki hassasiyet olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

“Türkiye’de devlet; birileri tarafından işgal edilecek, imkanlar ele geçirilerek halk adına birilerinin yönetime bir şekilde müdahale olacağı bir alan, bir mekanizma değildir. Devlet ele geçirilecek bir yer değil, millete hizmet edilecek bir mekanizmadır. Devlette açıklık, şeffaflık, ehliyet, liyakat ve sadakat prensipleri çerçevesinde devlet mekanizmasının işletilmesi zorunludur. Burada ehliyet ve liyakat çok açık. Sadakat, sadece ve milletedir. Kamu içerisinde millet adına görev yapan herkesin sadece millete sadakat duygusuyla hareket etmesi şarttır. Sadakat, ne sözde hocaya ne karanlık locayadır. Sadakat, sadece millete olur.”

“Her vesayet odağının karşısına dimdik dikilmek zorundayız”

Türkiye’nin çok partili siyasi hayatında beş darbe ya da “darbemsi” denilebilecek demokrasi dışı yollara tevessül edildiğini anımsatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Darbeci zihniyetle mücadele etmenin olmazsa olmaz şartlarından birisi ne adına olursa olsun, kim adına olursa olsun, hangi aracı kullanırsa kullansın milletten almadığı yetkilerle milleti yönetmeye kalkan her vesayet odağının karşısına dimdik dikilmek zorundayız. Eğer biz farklı siyasi fikirlerimizle, farklı kanaatlerimizle Türkiye’nin geleceğine ilişkin farklı teklif ve temennilerimizle birlikte ortak alanlarda bir ve beraber olabiliyorsak yani demokrasiyi, vatanı, milleti, ülkeyi ve devleti koruma konusunda ortak bir zeminde buluşabiliyor ve bunda hiç tereddüt etmiyorsak vesayet odakları da avuçlarını yalarlar. Ortaya ne FETÖ çıkabilir ne bir başkası.”

Kurtulmuş, eğer bir ülkede darbe ya da darbe ihtimali varsa bir şekilde darbecilere köşede, pusuda bekleyerek alkış tutmaya hazırlanan birtakım eyyamcıların, birtakım demokrasi düşmanlarının var olduğunu da unutmamak gerektiğini söyledi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, sadakatin sadece millete ait olduğu inancıyla, kamu kurum ve kuruluşlarının yeni hedefler istikametinde bir araya getirilip, ortak hedefler içerisinde herkes en güzel adımları atmayı başarabilirse Türkiye’nin önünün açık olacağını da vurguladı.

Programda, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, akademisyenler, gazeteciler ve davetliler yer aldı.

Muhabir: Ali Kemal Akan,Fırat Taşdemir,Şaduman Türkay