Tarım, insanlık tarihi boyunca toplumsal yaşamın ve ekonominin temel unsurlarından biri olmuştur. Türkiye, verimli toprakları ve uygun iklim koşullarıyla tarımsal üretimde büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak son yıllarda çiftçilerin artan memnuniyetsizliği ve yanlış tarım politikaları, tarım sektörünün sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir.
Tarımsal üretim, çiftçilerin emeği ve özverisiyle sürdürülebilir hale gelirken, yanlış uygulamalar ve yetersiz destekler bu dengeyi bozmaktadır. Tarımda planlama eksiklikleri, çiftçilerin gelir düzeyini olumsuz etkileyerek kırsal kesimde ekonomik daralmaya yol açmaktadır.
Tarım sektöründe en büyük sorunlardan biri, devlet desteklerinin yetersiz ve düzensiz olmasıdır. Çiftçiler, üretim sürecinde maliyetlerini karşılamak ve rekabet edebilir bir gelir elde etmek için desteğe ihtiyaç duyarlar. Ancak, mevcut destek programları genellikle yetersiz kalmakta ve çiftçilerin ihtiyaçlarını karşılamamaktadır. Tarımsal desteklerin gecikmeli ödenmesi, çiftçilerin finansal planlamalarını zorlaştırmakta ve üretim sürecinde aksamalara yol açmaktadır.
Mazot, gübre, tohum ve ilaç gibi tarımsal girdilerin fiyatlarındaki sürekli artış, çiftçilerin maliyetlerini önemli ölçüde artırmaktadır. Yüksek girdi maliyetleri, çiftçilerin kar marjlarını daraltmakta ve birçok çiftçiyi iflasın eşiğine getirmektedir. Özellikle küçük ölçekli çiftçiler, artan maliyetlerle başa çıkmakta zorlanmakta ve tarımsal üretimden çekilmek zorunda kalmaktadır.
Türkiye’de tarım arazilerinin verimli kullanımı da büyük bir sorun teşkil etmektedir. Plansız ve kontrolsüz kentleşme, sanayileşme ve tarım arazilerinin imara açılması, verimli tarım topraklarının hızla azalmasına neden olmaktadır. Ayrıca, miras yoluyla tarım arazilerinin bölünmesi, küçük ve verimsiz tarım parsellerinin oluşmasına yol açmaktadır. Bu durum, tarımsal verimliliği düşürmekte ve çiftçilerin ekonomik olarak sürdürülebilir üretim yapmalarını zorlaştırmaktadır.
Tarımsal ürünlerin piyasa fiyatlarındaki dalgalanmalar, çiftçilerin gelir istikrarını olumsuz etkilemektedir. Ürünlerin hasat dönemlerinde piyasaya sürülmesiyle fiyatlar düşmekte, bu da çiftçilerin beklediği gelirleri elde edememelerine neden olmaktadır. Ürün depolama ve pazarlama imkanlarının yetersizliği, çiftçilerin ürünlerini en iyi fiyatlarla satmalarını engellemektedir. Ayrıca, dışa bağımlılık ve ithalat politikaları, yerli üreticilerin rekabet gücünü azaltmaktadır.
Çiftçiler, artan maliyetler, düşük gelirler ve yetersiz destekler nedeniyle giderek daha fazla seslerini yükseltmektedir. Tarım politikalarındaki aksaklıklar ve adaletsizlikler karşısında, çiftçiler çeşitli protestolar ve eylemler düzenlemekte, taleplerini duyurmaya çalışmaktadır. Bu protestoların temel talepleri arasında, mazot ve gübre gibi tarımsal girdilerde indirim, ürün fiyatlarının garanti altına alınması ve tarım desteklerinin artırılması yer almaktadır.
Çiftçiler, tarımda kendi kendine yeterliliğin sağlanmasını ve dışa bağımlılığın azaltılmasını talep etmektedir. Yerli üretimin desteklenmesi, ithalatın kontrollü yapılması ve stratejik tarım ürünlerinin üretiminin teşvik edilmesi, çiftçilerin temel talepleri arasında bulunmaktadır. Ayrıca, tarımsal üretimde teknoloji ve yeniliklerin kullanılması, çiftçilerin verimliliğini artırmak için önem arz etmektedir.
Ülkemiz tarımının geleceği için, planlı ve sürdürülebilir tarım politikalarının hayata geçirilmesi gerekmektedir. Tarım sektörünün ihtiyaçlarına uygun politikalar geliştirilerek, çiftçilerin maliyetlerini düşürecek ve gelirlerini artıracak çözümler sunulmalıdır. Tarım desteklerinin düzenli ve yeterli miktarda sağlanması, çiftçilerin üretim sürecinde karşılaştıkları finansal zorlukları hafifletecektir.
Tarımsal üretimde teknolojinin kullanımı ve çiftçilerin eğitimi, verimliliğin artırılmasında kritik bir rol oynamaktadır. Modern tarım tekniklerinin benimsenmesi, sulama sistemlerinin iyileştirilmesi ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının teşvik edilmesi, tarımsal üretimde önemli kazanımlar sağlayacaktır. Ayrıca, çiftçilerin bilgi ve becerilerini artıracak eğitim programlarının düzenlenmesi, tarımsal verimliliği ve kaliteyi artıracaktır.
Tarım arazilerinin korunması ve verimli kullanımı, ülkemiz tarımının sürdürülebilirliği için hayati öneme sahiptir. Tarım arazilerinin plansız kentleşme ve sanayileşme faaliyetlerine açılması engellenmeli, miras yoluyla bölünmenin önüne geçilmelidir. Ayrıca, tarımsal alanların toplulaştırılması ve modern tarım tekniklerinin uygulanması teşvik edilmelidir.
Çiftçilerin ürettikleri ürünleri en iyi fiyatlarla satabilmeleri için, ürün pazarlama ve depolama imkanlarının geliştirilmesi gerekmektedir. Tarımsal kooperatiflerin desteklenmesi ve güçlendirilmesi, çiftçilerin pazarlama süreçlerinde karşılaştıkları zorlukları aşmalarını sağlayacaktır. Ayrıca, ürün depolama tesislerinin artırılması ve soğuk zincir altyapısının geliştirilmesi, çiftçilerin ürünlerini hasat sonrası uygun koşullarda saklamalarına imkân tanıyacaktır.
Türkiye’de tarım sektörünün sürdürülebilirliği ve çiftçilerin refahı için, tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi ve çiftçilere yönelik daha kapsamlı desteklerin sağlanması gerekmektedir. Tarım sektörünün geleceği, doğru politikaların hayata geçirilmesi ve çiftçilerin beklentilerinin karşılanması ile güvence altına alınabilir. Teknolojik yeniliklerin tarıma entegre edilmesi, eğitim programları ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının teşvik edilmesi, ülkemizin tarım potansiyelini en üst düzeye çıkarabilir. Bu doğrultuda atılacak adımlar hem çiftçilerin memnuniyetini artıracak hem de tarımsal üretimin sürekliliğini sağlayacaktır.